Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FERYAT : Turkish Turkish

ir olumsuzluğu duyurmak için yakınma

FERYAT ETMEK : Turkish Turkish

yüksek sesle haykırmak

FERYAT ETMEK : Turkish Turkish

üyük bir yokluk, zarar ve sıkıntı içinde bulunmak

FERYAT FİGAN : Turkish Turkish

haykırma, bağırma

FERYATI BASMAK : Turkish Turkish

çığlık koparmak, yüksek sesle haykırmaya başlamak

FERZ : Turkish Turkish

satranç oyununda vezir

FERZ ÇIKARMAK : Turkish Turkish

acemi bir oyuncuya karşı vezirsiz oynamak

FERZ ÇIKMAK : Turkish Turkish

satrançta piyon, karşıdaki en son kareye kadar sürülüp vezir olmak

FES : Turkish Turkish

kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık

FESAHAT, -Tİ : Turkish Turkish

anlatışta düzgünlük ve açıklıkla birlikte amaca uygunluk

FESAT : Turkish Turkish

ozukluk

FESAT : Turkish Turkish

karışıklık, kargaşalık, arabozuculuk

FESAT : Turkish Turkish

herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan

FESAT : Turkish Turkish

karıştırıcı, arabozucu

FESAT KARIŞTIRMAK ( YA DA FESAT ÇIKARMAK) : Turkish Turkish

arabozmak, ortalığı karıştırmaya çalışmak

FESAT KUMKUMASI : Turkish Turkish

fesat kaynağı, ortalığı karıştırmayı huy edinmiş, kötülük peşinde koşan kimse

FESATA VERMEK : Turkish Turkish

fesat çıkarmak

FESATÇA : Turkish Turkish

fesat bir biçimde (olan)

FESATÇI : Turkish Turkish

arabozucu, karışıklık çıkaran, ordubozan, °müfsit, °münafık

FESATÇILIK : Turkish Turkish

karıştırıcılık, arabozuculuk, ordubozanlık

FESATLIK : Turkish Turkish

fesat olma durumu, fesatça davranma

FESHEDİLME : Turkish Turkish

feshedilmek eylemi

FESHEDİLMEK : Turkish Turkish

(yargı, karar) bozulmak

FESHEDİLMEK : Turkish Turkish

(dernek, meclis) çalışmaktan alıkonulmak

FESHETME : Turkish Turkish

feshetmek eylemi, °fesih