English
BLIND MAN'S BUFF : English Turkish
n. körebe
BLIND OBEDIENCE : English Turkish
kör bağlılık, körü körüne bağlılık; sorgulamadan tamamen teslim olma, nedensiz bir şekilde itaat etme durumu
BLIND SIDE : English Turkish
kör taraf, zayıf taraf, savunmasız taraf, korunmasız taraf
BLIND SPOT : English Turkish
kör nokta, anlaşılmayan nokta
BLIND STITCH : English Turkish
n. gizli dikiş
BLINDAGE : English Turkish
n. toprak ve çimentodan yapılan siper örtüsü (Askerî)
BLINDER : English Turkish
n. görüşü engelleyen şey
BLINDFOLD : English Turkish
adv. gözleri bağlı olarak, körü körüne, düşüncesizce
BLINDFOLD : English Turkish
v. gözlerini bağlamak, gözünü kör etmek
BLINDFOLD : English Turkish
adj. gözleri bağlı, körü körüne olan, düşüncesiz
BLINDFOLD CHESS : English Turkish
gözü kapalı satranç, gözler kapatılarak oynanan satranç
BLINDFOLDED : English Turkish
adj. gözü kapalı, gözü bağlı, gözleri kapatılmış
BLINDING : English Turkish
adj. göz kamaştırıcı, kör eden
BLINDINGLY : English Turkish
adv. körleştirerek, körleştiren bir şekilde; göz kamaştıran bir şekilde, parlayan bir şekilde, yoğun ışıklı bir şekilde
BLINDLY : English Turkish
adv. körü körüne, görmeden
BLINDNESS : English Turkish
n. düşüncesizlik, körlük, gaflet
BLINDS : English Turkish
n. atın göz siperleri, panjur
BLINDSIDE : English Turkish
v. gafil avlamak, hazırlıksız yakalamak, bir kimseye göremediği taraftan vurmak, bir kimseyi arkadan vurmak
BLINDSIGHT : English Turkish
n. kör görüşü, kör bakış, görememesine rağmen kör bir kimsenin ir ışık kaynağının varlığını hissettiği görsel duyarlılık
BLING : English Turkish
n. (Rapçi Argosu) Bling Bling, mücevher, pahalı takı, aşırı lüks, pahalı mücevher (elmaslar, bilezikler, zincirler, saatler, küpeler vs), altından mücevherat
BLING BLING : English Turkish
n. (Rapçi Argosu) mücevher (elmas, bilezik, zincir, saat, küpe vs), altın mücevherat
BLING-BLING : English Turkish
adj. (bir kimseyle ilgili) gösterişli, havalı, aşırı
BLINI : English Turkish
n. maya ve esmer buğdaydan yapılan küçük Rus gözlemesi
BLINK : English Turkish
n. gözünü kırpıştırma, parıltı, ışıltı, bakış, nazar
BLINK : English Turkish
v. kırpıştırmak, göz kırpmak, kırpmak; titreşerek parlamak, parlamak, ışıldamak; göz yummak, görmemezlikten gelmek, göz ardı etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani