Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BLINK AT : English Turkish

v. göz atmak, hayret etmek, şaşırmak, görmemezlikten gelmek, göz yummak

BLINK ONE'S EYES : English Turkish

v. gözlerini kırpıştırmak

BLINKER : English Turkish

n. işaret lâmbası [aut.], flaşör, flaş lâmbası [aut.]; atın göz siperi, göz

BLINKERED : English Turkish

adj. at gözlüğü takmış, göremeyen, okunaksız

BLINKERS : English Turkish

n. at gözlüğü, güneş gözlüğü

BLINKING : English Turkish

adj. allah'ın cezası, lanet olası

BLINKING : English Turkish

n. göz kırpma, kırpma

BLINKS : English Turkish

n. küçük marul (Hindistan'ın kuzey bölgesine özgü)

BLINTZ : English Turkish

n. puf böreği, patates peynir veya meyve ile doldurulmuş ince yuvarlak gözleme

BLINTZE : English Turkish

n. puf böreği, patates peynir veya meyve ile doldurulmuş ince yuvarlak gözleme

BLINY : English Turkish

n. maya ve esmer buğdaydan yapılan küçük Rus gözlemesi

BLIP : English Turkish

interj. pat

BLIP : English Turkish

n. vurma, çarpma; görüntü (radar)

BLIPVERT : English Turkish

n. sadece birkaç saniye süren kısa televizyon reklamı

BLISS : English Turkish

n. mutluluk, mutluluktan uçma, keyif

BLISSFUL : English Turkish

adj. mutlu, keyifli

BLISSFULLY : English Turkish

adv. keyifli bir şekilde, mutlu bir şekilde, eğlenerek, eğlenceli bir şekilde, coşkuluca, kendinden geçmiş bir şekilde

BLISSFULNESS : English Turkish

n. mutluluk

BLISTER : English Turkish

n. kabarcık, su toplama, su toplatan şey, su toplanmış kabarcık, yakı, rasat kulesi, silâh bölmesi

BLISTER : English Turkish

v. kabarmak, su toplamak, kabartmak, çıkışmak, azarlamak

BLISTER GAS : English Turkish

yakıcı gaz, canlı dokuyu yakan veya yok eden pek çok zehirli gazdan herhangi biri

BLISTERED : English Turkish

adj. kabarcıklı

BLISTERING : English Turkish

adj. sinirli, öfkeli, çok kızgın; aşırı hararetli veya şiddetli

BLISTEX : English Turkish

n. bir dudak merhemi markası

BLITHE : English Turkish

adj. mutlu, neşeli, şen