Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
UNVOLLSTÄNDIG : German Turkish

l. s. unvollendet
böluk pörcük; muallel; Das Buch hier ist ^; der Anfang fehlt. Bu kitap eksiktir, bas tarafi yok

UNVORBEREITET : German Turkish

l. hazirlanmamis, hazirliksiz, tedariksiz
(aus dem Stegreif) irticalen, bilbedahe

UNVORDENKLICH : German Turkish

: seit
en Zeiten ezelden beri; kalubelädan beri

UNVOREINGENOMMEN : German Turkish

l. pesin kanaat sahibi bulunmayan; bitaraf
(sachlich) afakt, objektif

UNVORHERGESEHEN : German Turkish

eklenmemis, ummadik, ant;
^ Zwischenfälle pl. görünür görünmez hadiseler

UNVORSCHRIFTSMÄßIG : German Turkish

nizamsiz, yolsuz; usule aykin

UNVORSICHTIG : German Turkish

l. ihtiyatsiz, tedbirsiz, gafil
(unüberlegt) düsüncesiz; önüne ardina bakmadan
(unklug) akilsiz
(unachtsam) dikkatsiz, kayitsiz; ^ sein ipine basmak

UNVORSTELLBAR : German Turkish

tasavvur edilemez; masal kabilinden; akla hayale si^mayan; akil almaz;
.
ki deme gitsin

UNVORTEILHAFT : German Turkish

l. müsait (od. istifadeli) olmayan; kär birak-maz; faydasiz
(Kleid) yakismayan; ^ gekleidet besr lerne kilikli (od. gibi)

UNWAHR : German Turkish

l. (falsch) yanh$
(erdichtet) uydurma, yalan
(P.} yalanci, riyakär; Man soll nichts Qes behaupten. Hakikat hiläfina söz söylememeli.
haftig l. (P.) samimt olmayan: (unzuverlässig) sayani itimat olmayan; yalanci
(S.) yalan, uydurma Qheit/
yanlislik
(Lüge) yalan •scheintich l. muhtemel olmayan; ihtimalden haric
(als Antwort) Degmedc! et. für ^ halten uzaksamak, irak-samak, istibat etm.; Ich halte das für recht ~. Ben bu isi cok uzak görüyorum. auch im
sten Falle dünya bir araya gelse 2schelnllchkeit / ademi ihtimal; muhtemel olmama

UNWANDELBAR : German Turkish

l. degismez, läyetegayyer, sabit
(Gott) kayyum 9keit / (Gottes) kayyumiyet, özdenlik

UNWEGSAM : German Turkish

gecilecek yolu olmayan; yolsuz; ulasilamaz

UNWEIBLICH : German Turkish

kadinli^a yakismaz

UNWEIGERLICH : German Turkish

l. (unvermeidlich) kacinilmasi mümkün olmayan; caresiz; aman zaman yok
(sicher) muhakkak
(absolut) mutlaka; Ich muß ^ (tun), (yapmaktan) k-mi alamiyorum; (yapmak) zorundayim

UNWEIT : German Turkish

(Präp. m. Gen. od. von) yakininda, civannda

UNWERT : German Turkish

läyik olmayan

UNWESEN : German Turkish

n l. (Unordnung) Intizamsizlik
s. Unfug
(Ungeheuer) canavar, ein; sein ^ treiben muziplik (od. kötülük) etm

UNWESENTLICH : German Turkish

l. esasli olmayan, tali, fert
(akzidentell) anzi, distan
(unbedeutend) ehemmiyetsiz

UNWETTER : German Turkish

n kasirga, firtina, bora; Es ging ein ^ los. Firtina cikti. von e-m ^ überrascht werden boraya tutulmak

UNWICHTIG : German Turkish

önemsiz, ehemmiyetsiz; sayani kayit olmayan; V: aftospiyoz; et. Qes yabana atliacak sey; ehemmiyetsiz nesne; j-m ~ erscheinen b-nin umuruna gelmemek

UNWIDERLEGBAR : German Turkish

;
lieh cerh edilmez; cürütülemez; su götür-mez; durch
e Beweise überführen göze sokmak;
e Vermutung jur. katt karine

UNWIDERRUFLICH : German Turkish

l. geri alinamaz; gayri kabili rücu
(Akkreditiv) H dönülemez
(Beschluß) kati, kesin

VERMALEN : German Turkish

l. boyarken {bzw. resim yaparken) sarf etm.
(seit.) tabloyu bozmak

VERMANSCHEN : German Turkish

F karmakans etm

VERMASSELN : German Turkish

F bozmak, berbat etm., pisletmek; yüzüne gö-züne bulastirmak; aUes — bir cuval inciri berbat etm.; unheilbar vermasselt F terspers. terspürs;J-m die Tour ~ b-nin niyetlerini baltalamak