Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
VERLAGERN : German Turkish

l. yerini degistirmek; mU. a. kaydirmak
(überführen) nakletmek
(evakuieren) bosaltmak, tahliye etm.; sich ^ (nach, auf) (Schwerpunkt) a^irhk merkezi bir yere gecmek

VERLAGSARTIKEL : German Turkish

m nesriyat, yaym
buch.händler m nasir; edi-toi-kitapcl
buch.handlung / yaymevi, kitabevi
recht n l. (konkret) nesir hakki
(abstrakt) nesir hukuku
werk n nesriyat, yaym; basilan eser
wesen n kitapeihk

VERLANGEN : German Turkish

l. istemek, taiep etm.
(viel von j-m) b-ni sik(istir)mak
(beanspruchen)
.
davasmda bulun-mak; bsden dem vurmak
(sein Recht) hakkini aramak
(erfordern) icap etm., gerektirmek
(wünschen) arzu etm.
(nach) a) istemek. taiep etm. b) (sich sehnen) hasretini cekmek; özlemini duymak; bse imrenmek, susamak; Man darf auch nicht zuviel ~. Bir koyundan iki den cikmaz. Spr.; Dieser Lehrer verlangt viel von seinen Schülern. Bu ögretmen talebeyi cok siklyor. Mich verlangte nach Wasser, (lit.) Canim su istedi. Wer nichts verlang, bekommt auch nichts. Spr. Agiamayan cocuga meme vermezier. Spr

VERLANGSAMEN : German Turkish

yavaslatmak, agirlatmak, agirlastirmak; sich ~ yavaslamak, agirla(s)mak; Der Dampfer verlangsamte seine Fahrt. Vapur yolunu kesti

VERLANGTERMAßEN : German Turkish

istenildi^i gibi; geregince, mucibince

VERLATSCHEN : German Turkish

(Schuhe) F eskitmek, asmdirmak &

VERLAUB : German Turkish

m: mit ~ müsaadenizle; mit ^ gesagt häsa huzuru-nuzdan; affedersiniz; sözüm yabana (od. meclisten di-san); tabirimi mazur görünüz; (volkstüml. a.): Häsa sözüm tavandan disan! Yüzünüze güller! DesturunI Er hat sich, mit ^ gesagt, in die Hosen gemacht. Edeptir söy-lemesi, donuna etti

VERLAUF : German Turkish

m l. (der Zeit) gecis, mürur
(e-r S.) seyir, cere-•yan, gidis, vetire, sürec, mecra, gelisme, inkisaf
mit. (e-r Stellung) devam. imtidat
(ungünstiger) aksilik
(e-r Straße, Eisenbahnlinie usw.) güzergäh; e-n schlimmen (bzw. günstigen) ^ nehmen kötü (bzw. müsait) bir sekilde inkisaf etm.; kötüye (bzw. iyiye) varmak; im ^ (m. Gen. od. von) esnasinda, sirasmda; Im weiteren ^ seiner Ausführungen legte der Redner dar, daß
.. Hat i p, sözlerine devam ederken dedi ki...; nach ^ e-r Woche bir hafta sonra; Was richtig ist, stellt sich erst im weiteren ^ heraus. Aki karasi gecitte bell i olur. Qen (tr.) l. (viel Zeit) bucak bucak arayarak vakit izaa etm.
F yürü-yerek hazmetmek; (intr.) l. (Zeit) gecip gitmek
(Vorgang) cereyan etm.; inkisaf etm.
(ineinander) tedricen birbirine gecmek, kansmak
(im Sand) fig. neticesiz kal-mak; bosa gitmek
(günstig) (Angelegenheit) sirasmda olm.; Die Sache l^t nicht nach seinem Wunsch ^. ts, dil-hahl üzerine gitmedi (od.) gönül iste^ine uygun düs-medi. Diese Krankheit verläuft in 25 Prozent aller Fälle tödlich. Bu hastalik yüzde yirmibes nispetinde telefat verdirmektedir. sich ^ l. yolunu kaybetmek
(abfließen) akip gitmek
(Volksmenge) da^ilmak; Die Menge hat sich ziemlich verlaufen. KaSabalik seyreklesti

VERLAUST : German Turkish

itli, bitlenmis; bit sirkeli; kehleli, kehlelenmis; ganz ~ sein bit icinde yüzmek

VERLAUTBAREN : German Turkish

(tr.) bildirmek, iiän (od. teblig) etm., yay-mak; (intr.) s. verlauten 9barung / resml teblig; beyan-name, bildiri; bis auf weitere ^ isan ahire kadar; yenl bir emre kadar
en l. süyu bulmak; isaa edilmek; duyul-mak, sizmak
(nichts ^ von) bsden ses cikmamak; ^ lassen duyurmak; bsden bahsetmek; nichts ^ lassen agzini siki tutmak; bsden hie bahsetmemek

VERLAß : German Turkish

m güven, itimat. emniyet; Es ist kein ^ auf ihn. Ona ^üven olmaz. Suyuna pirinm güven, itimat. emniyet; Es ist kein ^ auf ihn. Ona ^üven olmaz. Suyuna pirin<; salmmaz. Auf dieses Türschloß ist kein ~. Bu kilide emniyet olmaz. Auf keinen Menschen ist mehr ^. Ah, bu kalles dünya! °lassen (I) (Inf.) \\. birakmak, terk etm., bsden, bir yerden ayni-mak
(im Stich lassen) yar.da birakmak; kendi haline birakmak
(das Haus) evden çıkmak; Müssen Sie uns schon so bald —? Tesrif mi? Beim Schwimmen verließen ihn plötzlich die Kräfte. Yüzerken birdenbire kesildi. sich ^ (auf) b-ne, bse itimat (od. emniyet) etm., güvenmek, dayanmak; bei baglamak; Verlaß dich drauf! Güvene-bilirsini Merak etme! Kann man sich denn darauf
^? Buna güven olur mu hie? (II) (Ad f.) l. (Ort) issiz. tenha, gayri meskün; (bir yere) fare düsse basi kinlir
(P.) kimsesiz, yalniz, caresiz
(S.) birakilmis, metruk; ^ sein (Ort) (bir yerde) fareler cirit oynamak; Bist du denn von allen guten Geistern ~? ^ildirdin mi acaba?
lassenheit / l. issizlik, tenhalik
kimsesizlik, yalnizlik
metrukiyet
(Hilflosigkeit) aciz, bicarelik, caresizlik Qlässig (va.);
läßlich sayanı itimat; itimat edilebilir; ^ erscheinen emniyet telkin etm

VERLEBEN : German Turkish

(Zeit) gecirmek, görmek

VERLEBENDIGEN : German Turkish

canlandirmak, ihya etm., diriltmek

VERLEBT : German Turkish

zevkusefadan harap olmus

VERLEGEN : German Turkish

(I) (Inf.) l. (irrtümlich) yanhs bir yere koymak; yerine koymamak
(anderswohin) yerini degistirmek; baska yere nakletmek, iletmek
mil. (Feuer) kaydirmak
(publizieren) nesretmek, yaymak, yayimlamak
(Schienen, Röhren) fers etm., dösemek
(Steinplatten, Fliesen usw.) karela] yapmak
(j-m den Weg) yolunu (od. önünü) kapatmak (od. kesmek)
(zeitlich) talik (od. tehir) etm.; sonraya birakmak; ertele»nek; sich ^ (auf et.) l. k-ni bir ise vermek; bse girismek; tesebbüs etm.
(aufs Ritten) yalvarma^a baslamak; sirnasmak
(aufs Lügen) yalana (od. inkär yoluna) sapmak (II) (Adj.) mahcup, utangac, sikilgan, cekingen; iki aya^i bir ciz-mede; ganz — ikila sikila; utana sikila; um e-e Antwort
^ sein boyun kasimak; um e-e Antwort nicht ^ sein laf altmda kalmamak; cevabi yapistirmak; hazircevap olm. ^he^t / l. mahcubiyet, hayä, utangaclik, sikilganlik
(mißlijche Lage) kötü durum; sikinti, müzayaka; in ^ sein (um) bse cok muhtac olm.; bsin nasil temin edile-ce^ini bilmemek; in ~ bringen sikintiya sokmak; sasirt-mak; mahcup etm.; in ~ kommen mahcup olm.; in peinliche ~ geraten b-de safak atmak

VERLEGER : German Turkish

m nasir, editör, yayimci

VERLEIDEN : German Turkish

((j-m et.) b-ni bsden tiksindirmek; bsini zehret-mek; a^zinm tadini bozmak; bir isin zevkini kacirmak; hosafma tuz katmak

VERLEIH : German Turkish

m (kitap, filim, kostüm v. s.) kiraya veren mües-sese; dagitimevi °en l. ödünc (od. egreti) vermek; iare (od. ikraz) etm.
(gegen Geld) kiraya vermek
(Rang, Titel) tevcih etm.
(geben) vermek, ita etm., bahset-mek, ihsan etm.
(neue Kräfte) yorgunluk cikarmak; was dem Buch e-n Wert von tausend Pfund verleiht kitabi bin liraya degdiren (od. de^erlendiren)

VERLEITEN : German Turkish

l. bastan cikarmak; ayartmak
(zu et. Schlechtem) fenaliga tesvik ve tahrik etm., kandirmak; sich ^ lassen seytana uymak; bse kapilmak

VERLERNEN : German Turkish

ögrendigini unutmak

VERLESEN : German Turkish

(I) ( Inf.) l. yüksek sesle okumak
(Namen) is-men yoklama yapmak
(Erbsen usw.) ayiklamak
(Linsen) taslamak; bsin icindeki taslan ayiklamak
(Kohlen) ellemek
(den Koran) hatim indirmek; sich ^ okurken hata etm.; (II) (Part. Perf.):
e (Holz-)Kohle \\ ellenme; nicht
e Kohle tüvönan (kömürü); sira kömürü

VERLETZBAR : German Turkish

;
lieh l. yaralanabilir
fig. tecavüz edilebilir \\
(leicht gekränkt) cok hassas; alingan
en l. yarala-mak; (durch Messerstiche a.) bicaklamak; (Sport a.) sakatlamak
(kränken) gönül kirmak; gücendirmek, incitmek, dariltmak; bs b-nin gücüne gitmek; (durch Worte) diliyle sokmak
(Eid, Abkommen usw.) bozmak, ihläl etm.
(j-s Rechte) b-nin hakkma tecavüz etm.
(verstoßen gegen) bse aykin harekette bulunmak •end l. incitici, gücendirici; gönül kiran; batici, parcali. doku-nakli, nobran
(beleidigend) tahkiramiz, haysiyetsiken
(Wort) soguk (od. aci) söz
t l. yarali
(gekränkt) münfail, gücenik, gücenmis
(zurückgesetzt) ma^dur; haksizliga ugramis; ~ sein fig. hatira toz konmak Qungf l. yarala(n)ma
(Wunde) yara
(e-s Organs) med. le-zyon
(Vernachlässigung) ihmal
(e-s Vertrags) ihläl

VERLEUGNEN : German Turkish

inkär etm., yadsimak, tammamak, reddetmek; sich ^ lassen evde iken yok dedirtmek; et. nicht ~ können bsi gizleyememek

VERLEUMDEN : German Turkish

-ne iftira (od. bühtan) etm., zifir (camur, bal-gam) atmak; kara sürmek; b-ni gammaziamak °er(inf) m müfteri, karaci, bühtanci, tezvirci, camurcu; iki eli on parmagi karada ^ung / iftira, bühtan; düsman agzi; gammazilk, karacilik, tezvir;
en verbreiten tezviratta bulunmak

VERLIEBEN : German Turkish

:sich ^ (in) b-ne abayi yakmak; gönlünü kaptir-mak; vurulmak, tutulmak, sevdalanmak, äsik olm.; sich über beide Ohren ^ birisi icin yamp tutusmak; b-ne ayilmak bayilmak; fitili almak
t äsik, vurgun, tutkun, meftun, yangin, sevdali; aygm baygin; ~ sein sevda cek-mek (od. getirmek); schnell ^ sipsevdi; in et. ganz ^ sein bsde gözü kalmak;
er Tor gönlünün dümcni bozuk; E-m Verliebten ist nicht beizukommen, ^sikla äsik atll-maz. Spr.\\ Ein Verliebter ist blind, wie das Sprichwort sagt. Äsik gözü kördür derler. 9t.heit/äsikhk, tutkunluk, meftuniyet