Germany To Turkish
VERSTAND : German Turkish
m\\.(Vernunft) akil, us, suur, beyin
(Deni fähi^kcit) miifekkire, idrak, zihin, anlak, zekä. kafa (Erkenntnis) müdrike, anlayis, izan, fahime, intelek(-
(Urteiisfähigkeit) muhakeme
(Schartsinn) basire feraset; nüfuzu nazar
(gesunder) akliselim, bonsar sa^duyu; noch keinen ~ haben (Kleinkind) ak!a kara secememek; Da steht einem ja der "- s/(7// Akillara du gunluk (gelir)! Insamn akli durur. den ~ verlieren § uruna halel gelmek; aklim kacirmak; aklina hiffet geti mek; zihnir1 oynatmak; sapitmak, delirmek, cildirmal nicht ganz bei ~ ayan bozuk; Dos geht über meinen A Buna aklim ermiyor. j-m den
rauben aklim basind; almak; bei ~ sein akli basmda olm
VERSTANDESKRAFT : German Turkish
müdrike, müfekkire, anlik; düsünn yetisi; akil melekesi; (melekäti akliye); zek^ kudre °niäßig akli; akla müstenit; rasyonel, anliksal
mensch müspet kafali (od. realist düsünceli) adam
schärfe/zel keskinli^i; fatanet
VERSTATTEN : German Turkish
s. gestatten
VERSTAUBEN : German Turkish
tozianmak
t toziu
VERSTAUCHEN : German Turkish
: Er hat sich den Fuß verstaucht. Ayagi incindi. Ayagmi incitti. °ung/incinme, burkulma
VERSTAUEN : German Turkish
istif etm., yerlestirmek, si^dirmak
VERSTECK : German Turkish
n l. saklamlan yer; saklanti
(Schlupfwinkel) haydut yata^i
(Hinterhalt) pusu; ^ spielen l. Ksp. saklamba^ oynamak
b-ni aldatmak; b-ne bütün hakikatleri söylememek
VERSTECKEN : German Turkish
°en(et.vorj-m)bsi b-den gizlemek; gizli tutmak; saklamak; sich ^ gizlenmek, saklanmak, pusmak; Wir haben nichts vor fremden Augen zu ^. Bizim gizli kapakli isimiz yok. Du mußt dich vor ihm ~/ ßg. Sen onun yanmda hiç kalirsm!
VERSTECKSPIEL : German Turkish
-spiel n Ksp. saklambanç
VERSTECKT : German Turkish
~t l. gizli, sakli, aciklanmamiş
(Anspielung) kapalı
(P.) kapall kutu; sinsi, hilekär
(Ort) kuytu. körfez; islek olmayan; (Adv. a.) belli etmeden; icten ice; el altindan; in
er Weise drohen aba altindan degnek göstermek;
liegen (Goldstücke) küflenmek; cömlekte yatmak
VERSTEHEN : German Turkish
l. anlamak, kavramak, idrak etm.; zihni almak; akil erdirmek
(können, wissen) bsi bilmek; bse väklf bulunmak: es ~ (zu) (yapmasmi) bilmek; basarmak; zu ^ ^eben ima etm., ihsas ettirmek. sezdirmek; alttan anlatmak; ^ Sie mich recht! Beni ters anlamaymiz! Was soll dabei nicht zu
sein? Bunda anlasilmayacak ne var? Ich verstehe kein Wort. Bu benim icin Arapcadir. sofort ~, was gemeint ist van§li, kiyasetli olm.; lep demeden leblebiyi anlamak; Was ^ Sie unter...?
.. diye ne anhyorsunuz? Davon verstehe ich nichts. Ondan hicbir sey anlayamiyorum. Orasini bilmem. F: Bana bir sey söylemez. Has du jetzt verstanden, wie man das macht? Iste pasta dedi^in böyle olur. nicht ^ wollen bsi anlama-mazhktan gelmek; Spaß ~ sakaya gelmek; saka kaldir-mak; Verstanden? l. Anlasildi m i?
(Drohung) Kula-gina küpe olsuni sich ~ l. birbirini anlamak
(mit j-m gut) imtizac etm., uyusmak, kaynasmak; b-le iyi gecin-mek; yildizi bansik olm.
(zu et.) a) (sich entschließen) karar vermek b) (einwilligen) bse razi olm., muvafakat etm.
(auf et.) bsi yapmanin yolunu bilmek; bsin eri olm.; bsi iyi bilmek; bse väklf olm.; bsden anlamak; Das versteht sich! Tabiil Elbette! Das versteht sich von selbst. Bu, kendiliginden anlasillyor
VERSTEIFEN : German Turkish
l. katilastirmak, sertlestirmek, pekistinnek
arch. desteklemek; payanda vurmak; kusaklamak; sich ^ l. sertlesmek, katilasmak, pekismek
fig. a) cetinles-mek, inat etm.; ayak diremek; direnmek, sertelmek b) (auf et.) üzerinde israria durmak; takilip kalmak
med. (Gelenk) kasilmak, takallüs etm.; Man versteifte sich immer mehr (z. B. auf unbewiesene Behauptungen). t$ inada bindi. °ung/l. arch. takviye, destek, dayak
med. takallüs, kasilma
VERSTEIGEN : German Turkish
: sich ~ l. (im Gebirge) da^lara tirmanirken yolunu kaybetmek
ßg.
e kadar varmak; sich zu Drohungen ^ tehditlere kalkismak; Er verstieg sich zu der Behauptung
. (oldu^unu) iddia edecek kadar ileri gitti
VERSTEIGERN : German Turkish
müzayedeye cikarmak; harac mezat satmak 2ung / artirma, mezat, müzayede; öffentliche ^ acik artirma; müzcyedei aleniye ^u^g
räume pl. (in Istanbul) Sandal Bedesteni
VERSTEINERN : German Turkish
tasa cevrilmek; taslasmak, fosillesmek; wie versteinert dastehen ta§ (od. kalip) kesilmek; kalakalmak; ta$ gibi donup kalmak; kaskati kalmak; kam donmak Qun^ /fosil(-lesme), müstehase, tasil
VERSTELLBAR : German Turkish
techn. kabili tanzim; ayar edilebilir; ayarli;
er Schraubenschlüssel kurbagacik
cn l. yerini degistirmek; yerinden oynatmak
seit. s. verlegen (I, I).
(den Weg) yolunu kapatmak
(Handschrift, Stimme usw.) tanin-maz hale getirmek
techn. a) tanzim (od. ayar) etm. b) ayanm bozmak; sich ~ b-ne karsi sahte tavir takin-mak °ung / fig. riya, mürailik, ikiyüzlülük; (Sport a.) sike
VERSTEMPELN : German Turkish
damga pulu yapistirmak; pullamak
VERSTEPPEN : German Turkish
geogr. step (od.
bozkir) haline gelmek
VERSTEUERN : German Turkish
(et.) bsin vergisini ödemek
VERSTIEGEN : German Turkish
(Adj.) fig. \\. (überspannt) deli bozuk; eksan-trik, fantastik, kacik, delismen
(anmaßend) iddiali
VERSTIMMEN : German Turkish
l. mus. bir musiki aletinin akordunu bozmak
ßg. canini sikmak; gücendirmek; infial uyandirmak
t l. mus. akortsuz; akordu (od. düzeni) bozuk
ßg. (über et.) cani (od. ici) sikilmis; gücenik, münfail, keyif-siz. nesesiz; Er ist heute offenbar etwas ~. Bugün onda bir nesesizlik varmis. 9ung / ßg. l. can sikmtisi, keyifsizlik, nesesizlik
(Ärger) darginlik, infial, i^birar, güceniklik
(zwischen zweien) bozusma; karsilikli nefsaniyet; ^ hervorrufen infial uyandirmak; Die ^ verschwand. Buz-lar cözüldü
VERSTOCKT : German Turkish
l. muannit, dikkafali; basi dert
(Sünder) nedametsiz
VERSTOHLEN : German Turkish
gizlice; gizli kapall; (Adv. a.) göz uciyle baka-rak; perde arkasinda; hirsizlama; ~ nach ei. schielen yan gözle bse bakmak; sich ~ freuen ici gülmek; ~ lachen (über) b-ne icinden gülmek
VERSTOPFEN : German Turkish
l. (versperren) kapa(t)mak, tikamak. seddet-mek
(m. Korken) mantarlamak
med. kabiz (od. peklik) yapmak; sich ^ kapanmak, tikanmak Qung f med. obstrüksyon, peklik, inkibaz, kabiz; an ^ leiden peklik (inkibaz. kabiz) cekmek
VERSTORBEN : German Turkish
ölen, ölmü§, ölü, müteveffa, merhum, rahmetli, cennetli; (Sultan) cennetmekän
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani