Germany To Turkish
VERSÜNDIGEN : German Turkish
: sich ~ (an) b-ne, bse karsi günah islemek
VERSÜßEN : German Turkish
l. tatlilastirmak
fig. a. güzellestirmek
VERTAGEN : German Turkish
sonraya birakmak; tehir (od. talik) etm., ertelemek, geciktirmek; Die Gerichtsverhandlung wurde vertagt. Muhakeme baska güne birakildi. sich ••^ tehir edilmek. ertelenmek
VERTAUSCHEN : German Turkish
l. degistirmek. mübadele etm.
s. verwechseln
VERTAUSENDFACHEN : German Turkish
in kat etm., bin misline cikarmak
VERTEBRAL : German Turkish
fikart, omursal °ten pl. zo. omurgalilar, fikariye
VERTEIDIGUNG : German Turkish
l. müdafaa, savunma
(P.) avukat
(Sport) defans, bekler; aus der ^ zum Angriff übergehen
mit. müdafaadan taarruza gecmek
(Tennis) rama-sörlügü birakmak; in die ~ drängen müdafaaya icbar etm.
s.bündnis n tedafüt ittifak
s.krieg m savunma savasi
s.minister m Millt Savunma Bakani
s.ministerium n Milll Savunma Bakanhgi (fr. Milli Müdafaa Vekäleti)
s.rede / müdafaaname, apoloji
s.schrift / reddiye, savunca
VERTELDIGEN : German Turkish
l. müdafaa etm., savunmak
(schützen) korumak, himaye etm.; sich ~ k-ni müdafaa etm., k-ni savunmak 2er(in/) m l. müdaii, müdafaaci
Fb. bek
jur. avukat; dava vekili; savuncar, savunucu
VERTELLEN : German Turkish
l. dagitmak, tevzi (od. taksim) etm., ülestirmek
(zuteilen) hissesine düseni vermek; pay etm., payiastir-mak
(Land) b-ni topraklandirmak; sich ^ dagilmak, tevezzü etm., ayrilmak; Die Bevölkerung verteilt sich folgendermaßen. Nüfusun taksimati sudur. 2er m l. dagitan
techn. dagitici, distribütör
(Einzelhändler) perakendeci 2er.schelbe / techn. tevzi levhasi; dagitmac 9ung /l. inkisam, bölünme
dagit(il)ma, tevzi, tevezzü ^ungs.schlüssel m kota
VERTEUERN : German Turkish
pahalilastirmak; sich ^ pahalilasmak. paha-(li)lanmak
VERTEUFELN : German Turkish
kötü kisi diye tanitmak; altin adim bakir etm.; yermek, takbih etm.
t l. kahrolasi, rnüthis. seytan
(Adv.) F cok. pek; Er war in e-r
en Situation. Anasin-dan emdi^i süt burnundan geldi
VERTIEFEN : German Turkish
l. derinlestirmek (a. fig.)
(aushöhlen) oymak, cukurlastirmak; sich ^ l. derinlesmek
fig. (in et.) icine dalmak
t fig. dalgin. dalmis ^ung / l. derinlik, cukur, oosluk, oyukluk, oyum, batkinlik
geogr. münhat yer; cukurluk. depresyon
VERTIERT : German Turkish
(Mensch) hayvanlasmis, canavar
VERTIKAL : German Turkish
amudi, dikey, sakuli, düsey ^e/amudt, hat; dikey cizgi
VERTIKO : German Turkish
n, m dresuvar, bahü
VERTILGEN : German Turkish
l. imha (od. itläf) etm., mahvetmek; kökünü kurutmak; dibinden budamak; dibine dan ekmek; tir-panlamak
F (aufessen) silip süpürmek; temizlemek; Auf e-n Sitz vertilgte er e-n ganzen Topf Essen. Bir oturu^ta bir tencere yemegi kivirdi. ^u^g/itläf
VERTIPPEN : German Turkish
yanlis tape etm.; sich ~ tape ederken yanlislik yapmak
VERTOBAKEN : German Turkish
F iytce pataklamak
VERTONEN : German Turkish
mus. bestelemek, kompoze etm. ^ung / beste, kompozisyon
VERTRACKT : German Turkish
F l. kansik, muglak, arapsaci
(unangenehm) nahos. aksi, dikenli, cetin
(schwierig) kilcikli, pürüzlü
(verdammt) kahrolasi, melun, menhus;
e Einzelheiten bok püsür
VERTRAG : German Turkish
m l. mukavele. kontra(-t), akit. sözlesme, sözlesim, anlasma, uylasim
pol. muahede, antlasma, ahitname
(Pakt) misak, pakt; e-n ~ schließen mukavele akdetmek; anlasma yapmak; ein ^, der nur auf dem Papier steht fig. Arnavut besası
en l. (aushallen) bse dayanmak, mukavemet etm.
(dulden) bse katlanmak, tahammül etm.
(abnutzen) asindirmak, eskitmek; et. nicht ~ können ici almamak; midesi kabul etmemek; Ich kann an und für sich die Hitze schlecht ~. Benim zaten sıcaga yüzüm yoktur. Das Kind hat die Milch nicht ~ können. Süt, cocugu calkadi. Das Essen kann ich nicht ~. Bu yemegi hazmedemem. viel Wein ~ können cok sarap kaldirmak; Spaß ^ können saka kaldirmak; so viel Wasser, wie der Teig vertragen kann hamurun götürdügü kadar su; Dieser Stoff verträgt nicht viel Verzierung. Bu kumaş fazla süs kaldirmaz. sich ~ l. (Farben) birbirine uymak
(P.) birbiriyle hos gecinmek; imtizaç etm. 3, (wieder) barış görüş etm.; b-le barışmak ~lich akdi, kontratlı, mukaveleli; (Adv.) mukavele (kontrat, muahede] ile; mukavele hükümleri mucibince; ~ festlegen mukaveleye bağlamak
VERTRAGSABSCHLUß : German Turkish
m muahede akdi-.akdin inikadi; sözles-menin kurulusu
bruch m sözlesmenin bozulmasi; akdir ihläli 2brüchig akdi ihläl eden; ^ werden sözlesmeyi bozmak
VERTRAGSCHLIEßEND : German Turkish
äkit; mukaveleyi yapan; die (beiden)
er Parteien iki äkit taraf; tarafeyni äkideyn
VERTRAGSDAUER : German Turkish
kontrat müddeti
entwurf m mukavelf taslagi 2mäßlg s. vertraglich,
partei / äkit taraf
partnei m äkit; diger taraf
strafe / jur. cezai sart
Urkunde J kontratname, mukavelename, muahedename °widrij kontratin sartlanna muhalif olarak; mukavele hiläfi(od disi)
VERTRAUEN : German Turkish
l. (j-m) itimat etm., inanmak, güvenmek
(sict selbst) k-ne güvenmek
(sich gegenseitig) itimatlasmal
(auf Gott) Allaha tevekkül etm.
(auf j-n, et.) b-ne bse güvenmek, emniyet etm.; bsden ümitli olm.; s. a vertraut. ° n l. itimat, inanc, güven. emniyet
rel. inan iman; ^ haben \\. güven beslemek
(zu j-m) b-ne iti madi olm.; Ich hebe ~ zu dem Mann. Bu adama emni- ^ yetim var. Ich habe absolutes ~ zu meinem Freunde Ben arkadasimdan eminim. ~ einflößen ernniyet telkin etm.; ein wenig
^ einflößender Mensch at hirsizi gibi; j-s ^ genießen (od. besitzen) b-nin mutemedi olm.; j-s ^ gewinnen b-ne hulul etm.; b-nin damanna (od. nabzina) girmek; Ich faßte ~. Bana güven geldi. im ~ mahrem olarak; ganz im ~ (gesagt) aramizda (kalsm); antrnu; im ~ (auf) b-ne, bse güvenerek
erweckend sayam itimat görünen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani