Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ÜBERFRACHTEN : German Turkish

seit. s. überladen

ÜBERFRAGEN : German Turkish

: Da bin ich überfragt. Buna cevap veremiyorum. Bunu bilmiyorum

ÜBERFREMDEN : German Turkish

yabancilastirmak ^ung / yabanci tesirlerin tehlikeli bir surette ba§ göstermesi; yabancilasma

ÜBERFRESSEN : German Turkish

: sich ^ l. (Tier) fazia yem yemek
F (Mensch) fazia yemek yemek

ÜBERFUHREN : German Turkish

-nin sucunu ispat etm, 9ung/
nakil, sevk
(über e-n Verkehrsweg) üstgecit
(Talbrücke) viyadük
(e-s Angeklagten) sucunun ispat edilmesi

ÜBERFULLEN : German Turkish

l. doldurup tasirmak
(m. Menschen) fazia kalabalik etm.
(Magen) tika basa doldurmak
(den Markt) fazia mal arz etm.
t hmcahmc dolu; hurn. a. ürkütmeden sayilmaz; Der Saal war überfüllt. Salon tika basa dolu idi. °ung/fazlahk, ziyadelik; dolup tasma

ÜBERFÄLLIG : German Turkish

l. (Schiff, Flugzeug) kayip, noksan; fazia geci-ken
(Wechsel) H günü gecmi§

ÜBERFÜHREN : German Turkish

aska bir yere nakletmek, sevketmek

ÜBERFÜTTERN : German Turkish

l. hayvanlara fazia yem vermek
(P.) F b-ne cok* yemek yedirmek

ÜBERGEBEN : German Turkish

F l. (Mantel usw.) üzerine gecirmek
(j-m eins) tokat indirmek; dayak atmak

ÜBERGEHEN : German Turkish

l. (auf e-n Nachfolger usw.) b-ne bzw. bse gec-
mek, intikal etm.
(zum Feind) düsman tarafma gec-1 mek (od. kacmak)
(in Fäulnis) cürümege baslamak
(zu e-r anderen Religion) din degistirmek
(zu e-m an-
deren Punkt) baska bir meseleyi ele almak
(Farbe in e-e andere) bir renge bakmak, calmak, cekmek
(Augen) a) (tränen) gözleri yaslaria dolmak b) (vor Verwunderung) gözlerini faltasi gibi acmak
(in andere Hände) el degistirmek; sahibi degismek; jeweils auf den ältesten Sohn ~ büyükten büyüge gecmek; Man ging zur Tagesordnung über. Ruznameye gecildi

ÜBERGENUG : German Turkish

lüzumundan fazia; yeter de artar bile; käfi vafi

ÜBERGEORDNET : German Turkish

mafevk, üst(-ün), daha yüksek;
e Verwal-tungs.behörde jur. idare amiri

ÜBERGESCHEIT : German Turkish

F sivri akilli, malumatfürus; ukalä dümbe- • leg!

ÜBERGESCHNAPPT : German Turkish

F sapik, kacik; ekseri oynami§; tabtasi eksik; zivanasiz; V: zirtapoz

ÜBERGIEßEN : German Turkish

üzerine su v. s. dökmek; Sie stand da wie mit Blut übergossen. Yüzü pancar gibi oldu

ÜBERGLASEN : German Turkish

üzerine cam takmak

ÜBERGLÜCKLICH : German Turkish

cok mesut; pek bahtiyar

ÜBERGOLDEN : German Turkish

yaldizlamak

ÜBERGREIFEN : German Turkish

l. (auf et.) (Feuer usw.) bir yere sirayet etm., gecmek, sicramak
(in et.) haddini asarak bse kansmak; Um ein weiteres ° des Feuers zu verhindern... Yangmm daha baska taraflara bulasmasma mani olmak icin

^bergriff m müdahale, kansma, tecavüz, saidinm, taaddi

ÜBERHABEN : German Turkish

l. (übrig haben) artmak, artakalmak
(angezogen haben) bsi giymis olm.
(satt haben) bsden bikip usanmak

ÜBERHANDNEHMEN : German Turkish

miktan tehlikeli bir surette artmak, faz-lalasmak, yayilmak, müptezellesmek, alip yürümek

ÜBERHANGEN : German Turkish

(m. e-m Tuch, m. Papier usw.) örtmek

ÜBERHASTEN : German Turkish

s. übereilen

ÜBERHAUPT : German Turkish

l. umumiyet itibariyle; heyeti umumiyesiyle
(eigentlich) zaten, esasen, haddizatinda; bariusus ki
(ganz und gar) büsbütün, tamamen
(ohne Einschränkung)
a^litlak; kayitsiz sartsiz
(tatsächlich) fiilen; hakikati halde
(schließlich) nihayet, neticede; ^ nicht asia, katiyen; hie bir suretle; dünya yikilsa; ^ nichts hig mi hie; ^ keiner dünyada kimse degil; wenn ^ sayet; Was hast du dich ~ hier einzumischen? Sen ne dedin de bu ise kanstm? Sein Verschulden mag gering sein, aber ich habe ^ über ihn zu klagen. Kabahati büyük olmayabilir, fakat esasen ben kendisinden memnun de^ilim. Hat er ^ die geringste Ähnlichkeit mit e-m Menschen? Hi^ insana benziyor mu? Papier ist nicht da, Schreibzeug fehlt, es ist ^ nichts da. Kägit yok, kalem yok, yok oglu yok