Germany
UNIVERSAL : German Turkish
l. älemsümul, evrensel, tümel, küllt
umumt, genel, üniversel ^e^be m tek väris ^genie n kiilll deha; üniversel dähi; hum. on parma^inda on marifet; hezar-fen ^gesch^chte / dünya tarihi; genel tarih 2ität/evren-sellik, tümellik 2mittel n devayi kül 9schraubenschlüssel m tngiliz anahtan Qspender m (der Blutgruppe Null) med. genel verici
UNIVERSELL : German Turkish
s. universal. ^ bejahendes Urteil (log.) olumlu tümel önerme; kaziyei mucibei külliye; ~ verneinendes Urteil (log.) yadsil« tümel önerme-, kaziyei salibei külliye
UNIVERSITÄT : German Turkish
üniversite; fr. darülfünun
s.professor m üni-versite profesörü; fr. müderris-S.Studium n yüksek ö^renim
UNIVERSUM : German Turkish
n käinat, acun, evren, kozmos
UNIZIEHEN : German Turkish
l. (P.) seit. bir yerin etrafinda dolasmak
(m. et.) etrafini bsle kusatmak. süslemek; sich ^ kapanmak, bulutlanmak; Der Himmel hat sich umzogen. Hava kapandi
UNKAMERADSCHAFTLICH : German Turkish
arkadasliga yakismayan
UNKE : German Turkish
l. zo. kara kurbaga; otlubaga
fig. som a^izli ^n feläketleri vukuundan evvel haber vermek; bedbinlik etm.; Mußt du denn immer ^? Agzmi hayra ac! 2nd som agizli; a^zi kara
UNKENNTLICH : German Turkish
taninmaz;v^ machen taninamaz hale getir-mek; sich ~ machen tebdili klyafet etm. °nls/ l. bsi bil-memeziik, bse vukufsuzluk
(Unwissenheit) cahillik, cehalet; ^ der Gesetze schützt vor Strafe nicht. Kanunu bil-memek mazeret sayilmaz
UNKEUSCH : German Turkish
iffetsiz, perdesiz; (stärker): fuhus icinde yasayan
UNKINDLICH : German Turkish
l. cocuk gibi olmayan
(gegen Eltern) eviät-hga yakismaz
(altklug) büyümüs de kücülmüs; cok bilmis
UNKLAR : German Turkish
l. (Flüssigkeit) bulanik
(bewölkt) kapanik, bulutlu
(neblig) sisli, dumanli
phot. sisli, vuale
(verschwommen) hayalmeyal
(Ausdrucksweise) ekivok
ßg. ka-ranlik. müphem, belirsiz, kansik, carpisik, anlasilmayan, vuzuhsuz
naut. capanzh;
es Tau naut. toca; (sich) im
en sein (über) bsi kestirememek; j-n im
en lassen b-ne b$ hakkinda kesin bilgi vermemek 2werden n naut. (von Ankerketten) isparmaca, korza
UNKLEIDSAM : German Turkish
yakismaz, uymaz
UNKLUG : German Turkish
akilsiz, ihtiyatsiz, muhakemesiz
UNKOLLEGIAL : German Turkish
meslektasliga yakismaz
UNKOMPLIZIERT : German Turkish
muglak olmayan; basit, sade
UNKONTROLLIERBAR : German Turkish
kontrol edilemeyen; kontrolü imkänsiz
t kontrolsuz
UNKONVENTIONELL : German Turkish
deryadil; gönül erl; kalendermesrep
UNKONZENTRIERT : German Turkish
savruk, dagmik
UNKOSTEN : German Turkish
pl. masraf(-lar), gider; sich in ~ stürzen masrafa girmek; cok masraf etm.; kapiyi büyük acmak
UNKRAUT : German Turkish
n yabant ot(-lar); ^ vergeht nicht. Spr. Aci patli-cani kira^i calmaz. Spr.; Der Garten ist von ^ überwuchert. Bahceyi ot basmis
UNKRIEGERISCH : German Turkish
l. cengäver olmayan
süküneti seven
UNKULTIVIERT : German Turkish
l. (Boden) islenmemis, bayindirsiz
(unzivili-siert) kültürsüz, medeniyetsiz
(ungeschliffen) yontul-mamis, kaba
UNKULTUR : German Turkish
kultürsüzlük, yabanilik, kabalik
UNKUNDIG : German Turkish
(m. Gen.) bsi bilmeyen; bsden habersiz; bse vu-kufsuz
UNKÖRPERLICH : German Turkish
cismant (od. maddl) olmayan; manevi;
e Gegenstände jur. gayri maddi mallar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani