Germany
UNGULATEN : German Turkish
pl. zo. toynaklilar, muzallefe
UNGUNST : German Turkish
(der Witterung) havanm muhalefeti (müsaade-sizligi; müsait olmamasi)
(des Schicksals) idbar, aksi-lik; zu j-s ~en b-nin zaranna olarak; aleyhin(d)e ^gün-stig l. müsait olmayan; muhalif
(unvorteilhaft) zararh, kärsiz
UNGUT : German Turkish
l. (unangenehm) ho$ olmayan; naho§
(beklemmend) sikintili, cansikici; et. für ^ nehmen bsi fenaya almak; Nichts für ^! Ayip olmasml Sakin gücenmeyiniz!
UNGÜLTIG : German Turkish
l. muteber olmayan; batil, hükümsüz, gecersiz, keenlemyekün
(Geld) gecmez
(außer Kraft) pari. kadük
(Stimmzettel) muallel
(als Stempel) iptal; für — erklären feshetmek; Nicht rechtzeitig umgetauschtes Papiergeld ist ~. Vaktinde degistirilmeyen kagit paralar yandi. ^ machen iptal etm.; hükümsüz kilmak; ^ werden hükmünü kaybetmek ^ke^t / hükümsüzlük, butlan 9keitserklärung / butlan karan 9keitsklage / jur. iptal davasi
UNHALTBAR : German Turkish
l. mil. tutunulamaz; müdafaa olunamaz
fig. cürük; cerh edilir; cürütülür
UNHANDLICH : German Turkish
l. kullanisli olmayan; elverissiz
(sperrig) havaleli
UNHARMONISCH : German Turkish
l. ahenksiz, makamsiz, denksiz
(unproportioniert) endazesi bozuk
(unverträglich) imtizacsiz
UNHEILBAR : German Turkish
l. tedavi edilemez; caresiz, dermansiz, devasiz, savusmaz
(Schaden) teläfi (od. tamir) edilemez;
€ Wunde onulmaz yara 9keit/caresizlik
UNHEIMLICH : German Turkish
l. endise verici; korkutucu
(Ort) tekin degil
F fevkaläde büyük
F son derecede; gayet; pek cok; Man hat ^ viel Geld ausgegeben. F Dünyanm parasi har-candi
UNHELL : German Turkish
n l. s. Unglück.
(Schlimmes) fenalik
(Schaden) zarar, ziyan; Er hat großes ^ über die Menschen gebracht. Insanlara azim bir belä musallat etti. ^ stiften fesada vermek
UNHELLBRINGEND : German Turkish
ugursuz, kademsiz, nuhusetli
schwanger feläketler dogurma^a müsait ^8t^fter m hum. seytanin art aya^i
verkündend ugursuz, som, seametli, menhus, mesum, cifteli
voll feläketli, nuhusetli, kademsiz, ugur-suz, seametli; (tragisch) feci, faciali; DÖS Schwarze Meer ist von altersher als ~ berüchtigt. Karadeniz eskiden beri sakarligi ile taninmistir
UNHOLD : German Turkish
l. atlfetsiz
(abgeneigt) bedhah
(feindselig) düsmanca, husumetli, hasmane
(unfreundlich) hatir kiran; nobran, nadan ° m l. kötü niyetli adam; kötülük-cü; serir
(Ungeheuer) canavar
(Dämon) gulyabani, ifrit, seytan
UNHYGIENISCH : German Turkish
gayri sihhl
UNHÖFLICH : German Turkish
l. nezaketsiz, terbiyesiz, kaba, saygisiz, riayet-siz; yol bilmez
(unfreundlich) hatir kiran; nobran, nadan 9kelt / l. nezaketsizlik, terbiyesizlik, saygisizhk, kabalik
nobranlik
UNHÖRBAR : German Turkish
isitilemez, duyulamaz, sessiz, sadasiz
UNI : German Turkish
(einfarbig) tekrenkli, üni
UNIEREN : German Turkish
irlestirmek
UNIFIZIEREN : German Turkish
irlestirmek, standartlastirmak
t:
e Osma-nische Schuldverschreibungen pl. bist. Üni-Türk
UNIFORM : German Turkish
üniforma, forma ° l. (einheitlich) mütecanis, koordone
(einförmig) tekdüzen, monoton, yeknesak °ieren l. üniforma giydirmek
mütecanis kilmak, koordone etm., müsavilestirmek 91ert l. üniformali
s. uniform
UNIKUM : German Turkish
n l. (S.) emsalsiz sey; nevinde yekta; (Buch): yegäne nüsha
(P.) hayii orijinal bir tip
UNILATERAL : German Turkish
tek tarafli; unilateral
UNINTELLIGENT : German Turkish
ka.fasi kaiin; havsalasiz, etkafali, gabi
UNINTERESSANT : German Turkish
enteresan olmayan; yavan, sikici, tatsiz
lert l. ilgisiz, aläkasiz, bigäne
(seit.) s. selbstlos
UNION : German Turkish
ittihat, birlik, birlesme
UNISONO : German Turkish
Adv. hep birlikte; bir a^izdan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani