Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
UNGEFRAGT : German Turkish

sorulmaksizin

UNGEFRÜHSTÜCKT : German Turkish

F kahvalti etmeden

UNGEFÄHR : German Turkish

takribt. tahmini; (Adv.) takriben, tahminen; yaklasik olarak; kararlannda, sulannda; asagi yukan; W ie alt ist er ~? Kac yasmda kadar var? Ich war ^ zu jener Zeit gekommen. Ben hemen o siralarda gelmistim. von ~ tesadüfen; Das kommt nicht von ^. Bunda bir is var. Ates olmayan yerden duman cikmaz. Spr

UNGEFÄHRDET : German Turkish

tehlikeye düsmemis; salim, selamette
Hch tehlikesiz, korkusuz; Dieser Weg ist nicht ^. Bu yol, pek emin degildir

UNGEFÄLLIG : German Turkish

hatir kiran; nadan, nobran, fers, aksi, damarh; mürüvvetsiz; tok sözlü; sich ^ erweisen terslenmek, aksilenmek; güclük göstermek

UNGEFÄRBT : German Turkish

l. boyanmamis
fig. yaldizsiz

UNGEFÜGE : German Turkish

l. uysallik bilmez; söz anlamaz
(grobschlächtig) irikesim; kaba cüsseli; iriyari

UNGEFÜGIG : German Turkish

l. s. ungefüge
itaatsiz
(Möbelstück) havaleli

UNGEGERBT : German Turkish

sepili olmayan

UNGEGESSEN : German Turkish

l. yenmemis
F yemek yemeden

UNGEHALTEN : German Turkish

(ärgerlich) dargin, gücenik, kizpin; ^ sein b-nin hatin kalmak; (über et.) bse icerlemek. Kizmak

UNGEHEIZT : German Turkish

isitilmamis

UNGEHEIßEN : German Turkish

emir almaksizm; davet edilmeksizin; kendili-ginden

UNGEHEUCHELT : German Turkish

iyasiz

UNGEHEUER : German Turkish

l. pek büyük; kocaman, koskoca, azman, de-väsa; (Menschenmenge) mahseri; muazzam
(furchtbar) müthis, dehsetli
(grenzenlos) namütenahi, sonsuz ° n ejderha, canavar, dev
lieh l. ayip, rezaletli, cirkin, men-fur
(unfaßbar) akil ermez

UNGEHINDERT : German Turkish

mäniasiz, engelsiz

UNGEHOBELT : German Turkish

l. rendelenmemis; kabasi ahnmamis
ßg. balta ile yontulmus; yontulmamis, kaba, terbiyesiz; ayagi cankli;
er Bursche F: pantollu hayvan; odun (od. hisir) aleyhisseläm

UNGEHORSAM : German Turkish

itaatsiz. serkes; ^ sein (gegen Gott) isyan etm 0 m itaatsizlik, serkeslik

UNGEHÖRIG : German Turkish

l. uygunsuz, yolsuz, yakisiksiz, münasebetsiz
(frech) küstah
(unehrerbietig) saygisiz. taktsiz
(unmoralisch) ahläksiz; mum söndü;
e Handlung ayip; sich ^ benehmen terbiyesini bozmak; bayrak acmak;
es Benehmen patavatsizlik; ~ reden olmayacak sözler söyle-mek; denli densiz söz söylemek; et. als ^ bezeichnen aylplamak

UNGEHÖRT : German Turkish

isidilmemis

UNGEIST : German Turkish

m kötü zihniyet 91g zihnt, dimagl olmayan 2Hch l. layik, profan
bir sankliya (rahibe, papaza) uymayan

UNGEKLÄRT : German Turkish

vuzuhsuz, kapall, müphem, mu^lak; et. ~ lassen müphem birakmak;
e Situation müphem vaziyet; Die Angelegenheit ist nach wie vor ^. Mesele, karanligim muha-faza ediyor. Die Lage ist noch ^. Durum hälä actkil^a kavusmamistir

UNGEKOCHT : German Turkish

cig, pismemis

UNGEKRÖNT : German Turkish

tacsiz

UNGEKÜNSTELT : German Turkish

l. yapmaciksiz
(natürlich) tabit, natürel
(schlicht) sade, basit