Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
UNERHÖRT : German Turkish

l. (Bitte) yerine getirilmemis
(unglaublich) isidilmemis, gör(ül)medik; misli menendi olmayan
(großartig) fevkaläde iyi; inanilmaz, müstesna
(empörend) cirkin, kötü
(Preis) fahis; e-n ^ Preis verlangen anasmin nikähim istemek

UNERKANNT : German Turkish

l. tanilmayan
(inkognito) mütenekkiren; sich ~ unter das Volk mischen tebdil gezmek; tebdile cikmak

UNERKENNBAR : German Turkish

tanilmayacak bir halde bulunan

UNERKLÄRLICH : German Turkish

izah edilemez; akil sir erecek gibi degil

UNERLAUBT : German Turkish

caiz olmayan;
e Entfernung von der Truppe miL izinsiz kitadan aynima;
e Handlung jur. haksiz fiil

UNERLEDIGT : German Turkish

halledilmemis, muallakta, as(k)ida, yüzüstü; ^ liegenbleiben (Arbeit) asintida kalmak

UNERLÄßLICH : German Turkish

läzimi gayri müfarik; vacip; mutlaka zarurt; ~ sein farz olm.;
e Bedingung zarurt sart

UNERMÜDLICH : German Turkish

yorulmaz, fütursuzca; sabit kadem; ^ sein gayreti elden birakmamak;
er Eifer yorulmak bilmez bir gayret

UNERQUICKLICH : German Turkish

nahos, cansikici

UNERREICHBAR : German Turkish

l. yanina yanasilmaz; erisilmez, ulasilmaz
(utopisch) utopyalik, ütopik; Man soll nicht Qem nachjagen. tnsan ulasamayacagi seylerin pesinde kosmamali-dir

UNERREICHT : German Turkish

essiz; misli menendi olmayan

UNERSCHLOSSEN : German Turkish

l. (Land) ici kesfolunmami§
(Boden) henüz islenmemi§

UNERSCHROCKEN : German Turkish

pek gözlü; tabanli, gözükara, korkusuz, pervasiz, yilmaz

UNERSCHWINGLICH : German Turkish

l. cok pahali
(Preis) fahis; cok yüksek; kesedar efendi razi olmaz; yanina vanimaz

UNERSCHÖPFLICH : German Turkish

itmez tükenmez

UNERSCHÜTTERLICH : German Turkish

l. sarsilmaz; yerinden oynamaz
ßg. tuttugu fikrinden ayrilmaz; sabit kadem
(mit eisernen Nerven) sinirleri kuvvetli °keit / l. sarsilmazhk
ßg. ataraksiya, felsefe

UNERSETZLICH : German Turkish

yerine konmaz; teläfisi kabil olmayan; misli bulunmaz

UNERSPRIEßLICH : German Turkish

l. randimansiz, semeresiz; fayda vermeyen
s. unerquicklich

UNERSÄTTLICH : German Turkish

kanmaz, doy(urul)maz; doymak bilmez; acgözlü 2keit / tamah, acgözlülük, hirs, doymamazilk

UNERTRÄGLICH : German Turkish

cekilemez, tahammülfersa, dayanilmaz; kahn cekilmez; — heiß (Örtlichkeit) külhan gibi; — sein cok gelmek; yenilir yutulur gibi olmamak; b-nin iligini kurutmak; bicak kernige dayanmak; b§ b-nin burnuna
cikmak

UNERWARTET : German Turkish

hie beklenmeyen; ummadik; ant; hesaba gelmez; birdenbire; Er starb ganz ~. öiüvermistir. Yuvar-landi. Basi yastik görmeden öldü.
es Glück devlet kusu; Er wurde von e-m
en Unglück betroffen. Ümit etmedigi feläket basina geldi. Das kommt mir sehr ^. Bunu hie beklemiyordum

UNERWIDERT : German Turkish

l. (Brief usw.) cevapsiz
(Liebe) mukabelesiz, karsiliksiz; ikibash olmayan

UNERWÄHNT : German Turkish

: Das blieb ^. Bunun zikri gecmedi. ^ lassen bsi sükötia gecirmek

UNERWÜNSCHT : German Turkish

istenilmeyen;
er Helfer parasiz tellal; kirchlich ~ mekruh; j-m zu verstehen geben, daß er in e-r Gesellschaft ^ ist b-ne sepet havasi calmak

UNERZOGEN : German Turkish

terbiyesiz; terbiye zügürdü; yaramaz