Germany
UNWIRTLICH : German Turkish
l. (Haus und seine Bewohner) misafirperver olmayan; sevimsiz, nobran
(Wetter) cepel, sert; yagisli ve soguk
(Gegend) a) (einsam) tenha, issiz; ku$ ucmaz kervan gecmez; in ein top oynar b) (unfruchtbar) gayri mümbit; verimsiz, borak, kirac
UNWIRTSCHAFTLICH : German Turkish
ekonomik (od. rasyonel) olmayan; idarcsiz
UNWISSEND : German Turkish
l. cahil, bilgisiz, vukufsuz
(ohne Erfahrung) tecrübesiz. acemi, cayiak
(bei et. Bestimmtem) haber-siz, malumatsiz 2heit / l. bilmeziik, cehil, cehalet
tecrübesizlik, acemilik
malumatsizlik; ~ vorschützen bilmemeziikten gelmek
schaftlich gayri ilmi; ilmi olma-yan; bilimsiz
t.Hch bil(in)meyerek; farkma var(il)maya-rak
UNWOHL : German Turkish
ahatsiz, keyifsiz; ~ sein (Frau) ädet görmek; sich ^ fühlen fena olm. °sein n l. rahatsizlik, keyifsizlik, kinklik, kirginlik, fenalik
(e-r Frau) aybasi, ädet; von ^ befallen werden rahatsizlanmak; fenalik gecirmek
UNWOHNLICH : German Turkish
l. icinde oturulamaz; gayri kabili sükna
(unbehagliches Zimmer) sikintili
UNWÄGBAR : German Turkish
tartiya gelmez
UNWÜRDIG : German Turkish
l. läyik olmayan; liyakatsiz, yarasmayan, yakis-mayan
(skandalös) rezil, rezaletli, skandalli
UNZAHL : German Turkish
namütenahi miktar; muazzam ädet
UNZART : German Turkish
nezaketsiz, kaba; insanlik bilmez
UNZE : German Turkish
l. (Gewicht) ons
zo. s. Irbis
UNZEIT : German Turkish
uygunsuz zaman; zur ~ kommen vakitsiz gelmek °gemäß l. mevsimsiz, vakitsiz
(unmodern) demode; modern olmayan; cag-disi ^^g l. vakitsiz, yersiz, sirasiz
(unreif) ham, olmamis
UNZERBRECHLICH : German Turkish
kinlamaz
UNZERLEGBAR : German Turkish
l. bölünemez, parcalanamaz
ehem. gayri kabili tahallül; aynstinlamaz
UNZERREIßBAR : German Turkish
yirtilamaz, kesilmez
UNZERSTÖRBAR : German Turkish
ozulamaz; tahrip edilemez; yikilamaz
UNZERTRENNBAR : German Turkish
ölünemez, ayrilamaz
lieh fig. göbegi bera-ber kesilmis; can ci^er kuzu sarmasi; Köro|;lunun Ayvazi;
e Freunde sein aralarmdan su sizmamak; bera-berce düsüp kalkacak kadar dost olm.; kanlan kaynas-mak
UNZIEMEND : German Turkish
;
lieh uygunsuz, yakismaz, edepsiz, münasebet-siz
UNZIERDE : German Turkish
zarafetsizlik; zur ^ gereichen b-ne, bse yakisma-mak; b-ni, bsi fena bir zaviyeden göstermek
UNZIVILISIERT : German Turkish
medeniyetsiz, vahsi
UNZUCHT : German Turkish
l. (gewerbliche) fuhus, fuhsiyat
jur. a. cebren irza gecme; Verleitung f zur ~ fuhsiyata tahrik; zur — anhalten fuhsa tesvik etm. (od. sürüklemek)
UNZUFRIEDEN : German Turkish
memnun olmayan; hosnutsuz, küskün; ^ sein hosnutsuzluk getirmek; (mit) bsden memnun olmamak Sheit / memnuniyetsizlik, hosnutsuzluk, küskünlük, ma-lez; seine ~ äußern sizlanmak, sekva (od. sikäyet) etm.; yamp yakilmak; sizilti cikarmak; Anlaß zur ^ geben yüre^ini (od. icini) sizlatmak
UNZUGÄNGLICH : German Turkish
l. (Ort) erisilmesi muhal; ulasilmaz
(P.) yanina yaklasilamaz
(guten Ratschlägen) söz dinle-mez (öd anlamaz); sert basli; j-m völlig — sein fig. mahremiyetle kapall bulunmak
UNZULÄNGLICH : German Turkish
käfi gelmeyen; kifayetsiz. sakat ^keit / kusur, noksanlik, bozukluk, sakamet; Gefühl n der (eigenen) ^ eksiklik duygulan; natamamiyet hisleri
UNZULÄSSIG : German Turkish
caiz olmayan 2keit /: ^ der Klage jur. davanin dinlenmemesi
UNZURECHNUNGSFÄHIG : German Turkish
l. gayri mesul; temyiz kudretini haiz olmayan; mümeyyiz olmayan
(geistesschwach) ebleh, matuh
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani