Germany
ERGUß : German Turkish
m l. tasma, dökülme
s. Bluterguß
s. Samenerguß
flg. yagmur
(Redeschwall) söz tufani; laf bollugu
gestein n püskürük külte; indifal sahre
ERGÄNZEN : German Turkish
l. tamamlamak, itmam etm., bütünlemek, tüm-lemek, ikmal etm.
(auffüllen) doldurmak
end l. (komplementär) tamamlayan. tümler
(supplementär) mütemmim, bütünler
allg. tamamlayici, bütünleyici; ek olarak °ung / l. a. mil. ikmal
(Beifügung) ek, ilave, zeyil
gr. mefui, mütemmim, tümlec, nesne, obje, sey; in ~ meiner Darlegungen söylediklerime ilaveten ~ungs.-mannschaften pl. mil. ikmal erleri ~ungs.prüfung / ikmal imtihani; bütünleme smavi; sich e-r ^ unterziehen müssen ikmale kalmak
ERGÖTZEN : German Turkish
egiendirmek, oyalamak; sich ^ l. egienmek
(an et.) bsden keyiflenmek, zevk duymak; 2 n egience, zevk
lieh egiendirici, oyalayici
ERHABEN : German Turkish
l. (hervortretend) yükselen, cikmtih, tümsekli, ka-bank, carpma
(sublim) ulvt, yüce, yüksek, ulu, kerim
(konvex) disbükey, konveks, muhaddep
(majestätisch) sevketli, azametli, mehabetli, heybetli;
e Arbeit kabartma is: rölyef; ^ sein l. (Gott) münezzeh olm.
(über alles Lob) her türlü methüsenanin fevkinde (od. üstünde) olm.; Ne kadar övülse yine azdir.
(über diese Beleidigung) Bu hakaret bana hie tesir etmez, bana do-kunmaz. sich ^ dünken (über) k-ni b-den üstün farz etm. 9heit/ l. yükseklik, irtifa
yücelik, ululuk, ulvivet
(Erlauchtheit) fehamet
(Würde) heybet, mehabet, sev-ket, azamet
(Überlegenheit) üstünlük, faikr/et
ERHALT : German Turkish
m alma, alış
ERHALTEN : German Turkish
l. (bekommen) almak, tesellüm etm.
(gewinnen) elde etm., nail olm., kazanmak, cikarmak
(bewahren) muhafaza etm., korumak, saklamak
(pflegen) bakmak
(ernähren) b-nin muini olm., b-ni infak etm.
(j-n am Leben) hayatim kurtarmak; Gott erhalte ihn seinen Kindern! Allah coouklanna bagislasin! Zweitausend Pfund ^ zu haben bestätigt
.. Ikibin lira makbuzum olmustur. (imza); ^ bleiben (z.B. antikes Kunstwerk) meydanda kalmak; Seine Werke sind uns ^ geblieben. Eserleri hälä duruyor. gut
es Haus iyi sartlan haiz bir ev; sich ~ l. (von) bsle gecinmek
(et.) bsin devamini saglamak
ERHALTER : German Turkish
(in f) m l. muhafiz, koruyan
(Ernährer) muin
ERHALTUNG : German Turkish
sakim, tahaffuz, mahfuziyet
ERHANDELN : German Turkish
pazarlikla elde etm
ERHEBEN : German Turkish
l. kaldirmak, yükseltmek
(Geschrei) yaygara koparmak
(seine Stimme) sesini yükseltmek
(Steuern) tarh (cibayet, tahsil) etm.
(Forderungen) mutale-batta bulunmak
(ins Quadrat) math. terbi etm.; kareye yükseltmek
(Klage) a) sikäyet etm. b)jur. dava ikame etm.
(in den Himmel) ayyuka (od. göklere) cikarmak
(rühmen) büyüklemek; methüsena etm.
(in den Adelsstand) asalet unvam vermek
(zum System) sistem haline getirmek
(die Stimme) a) sesini yükseltmek b) söze baslamak c) (gegen) aleyhinde olm.
(die Hand gegen j-n) b-ne el kaldirmak
(in den Rang e-s Marschalls) maresallik payesine cikarmak
(sein Glas) kadchini kaldirmak, refetmek; sich ^ l. ayaga kalkmak
(aufsteigen) a) yükselmek b) (Flugzeug) havalanmak
(Frage) ortaya cikmak
(auftauchen) cikmak, zuhur etm., F: sökün etm.
(Sturm) bora cik-mak; firtma kopmak
(rebellieren) ayaklanmak; ba§ kaldirmak; isyan etm.
(über et.) bsi asmak, bse tefev-vuk etm.
(über j-n) b-ne tepeden bakmak
(Lärm) kopmak
d heyecan veren; yüksek duvgulara ulastiran
ERHEBLICH : German Turkish
l. (beträchtlich) büyük, külliyetli
(beachtlich) hatin sayilir; sayani dikkat
(wichtig) mühim, önemli
(bedeutsam) manidar; sayani kayit
(ernst) ciddl, vahim
(mit Komparativ) cok daha
..;
e Verluste zu verzeichnen haben mit. külliyetli kayiplar kaydetmek;
er Zweifel siddetli süphe;
er Unterschied külli fark ~ung/ l. vgl. erheben
(Boden-) arıza, engebe, tümsek, cikinti, rölyef; (höhere) tepe, dag
jur. sorusturma, tahkikat
(Aufstand) isyan, klyam, ihtiläl
(Rundfrage) anket
(von Steuern) cibayet, tarh
(rundliche) kabarti, kümbelti, kümbet
(Neuaufbau) inkiläp, kalkınma
s. Stw. Meeresspiegel;
en anstellen sorusturma acmak; e-e rundliche ~ bilden domalmak
ERHEISCHEN : German Turkish
s. erfordern
ERHEITERN : German Turkish
l. (fröhlich stimmen) neselendirmek, keyiflendir-mek
(aufheitern) ferahlandirmak
(zum Lachen bringen) güldürmek
(belustigen) egiendirmek; sich ^ neselenmek usw
ERHELLEN : German Turkish
(tr.) isiklandirmak. aydinlatmak, tenvir etm.
ßg. aciklamak, vuzuhlandirmak; (intr.) bariz bir suretle anlasilmak; sich ^ aydinlanmak
ERHEUCHELN : German Turkish
l. (seit.) ikiyüzlülük sayesinde elde etm.
yalandan göstermek
t suni, yapmacik, uydurma
ERHITZEN : German Turkish
l. isitmak
(genügend) (demiri) tava getirmek
fig. galeyana getirmek; sich ^ l. isinmak
(sich heißlaufen) kizmak
fig. galeyana gelmek
t: ganz
ter icinde kalarak
ERHOFFEN : German Turkish
ümit (od. memul) etm., urmnak; ~ lassen vaat etm
ERHOLEN : German Turkish
SK"/t ~ l. dinlenmek, istirahat etm.; yorgunlu^unu almak; kafasim dinlendirmek
(von e-r Krankheit) iyilesmek; sifa, ifakat bulmak; k-ni toplamak; nekahete girmek
(Börsenkurse) nyatlari yeniden yükselmek
(wieder zu sich kommen) k-ne gelmek; basi beyni yerine gelmek
(sich bei j-m Rats
} b-ne akil danismak
sam istirahate yarar
ERHOLUNG : German Turkish
l, dinlenme, istirahat, rekreasyrn
(Genesung) iyilesme, nekahet; sifa, ifakat bulma; med. rehabilita-syon; zur ^ kafa dinlendirmek icin; zevk icin 9s. bedürftig istirahate muhtrc
s.heim n nekahethane, prevantoryum, sanatoryum
«.pause / teneffüs
s.urtaub m istirahat bzw. nekahet izni
ERHÄLTLICH : German Turkish
elde edilebilen; (satin) almabilen); Dieser Roman ist in allen Buchhandlungen ^. Bu roman bütün kü-tüphanelerde bulunur. Dieses Buch ist nicht mehr ^. Bu kitap artik piyasada yoktur
ERHÄNGEN : German Turkish
asmak; sich ^ asarak intihar etm
ERHÄRTEN : German Turkish
l. sertlestirmek, katilastirmak
(Behauptung) tekit ve takviye etm.; kuvvetlendirmek
(beweisen) ispat etm
ERHÄSCHEN : German Turkish
kapmak, tutmak, yakalamak
ERHÖHEN : German Turkish
l. yükseltmek
(steigern) artirmak, co^altmak, ziyadele^tirmek, fazialastirmak, katmerlestirmek; üste vurmak
mus. sesi yanm ton inceltmek
(im Rang) terfi ettirmek
(Preis) zam yapmak; (auf e-n best. Betrag) ibiäg etm.
(auf das Dreifache) üc misline cikar-mak; sich ~ l. yükselmek
artmak, cogalmak, katmer-lesmek, ziyadelesmek
mus. ses yanm ton incelmek
t l. (Note) mus. diyezii
(vorspringend) tümsekli ^ung/ l. cikinti, kabarti, kambur
(Anhöhe) yükselis, tepecik; e-e ~ bilden cikinti teskil etm.; tümselmek 2ungs.winke! m mit. yükseli? zaviyesi ^ungs.ze^chen n mus. ülyez, doppeltes ~ mus. cift diyez; das ~ setzen mus. diyeziemek
ERHÖREN : German Turkish
(j-n) b-nin ricasini isaf etm., yerine getirmek; icabet etm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani