Germany
ERLAUBNISSCHEIN : German Turkish
m lisans, ruhsatiye, ruhsatname, permi
ERLAUBT : German Turkish
l. (rituell) heläl, mubah
(legal) mesru, kanunt, yasali
(gestattet) caiz; die Grenzen des
en überschreiten isin ötesine varmak; haddini asmak
ERLAUCHT : German Turkish
yüce, ulvt, äli 9/(Titel) asaletli. mehabetli. neca-betli, serif
ERLAUSCHEN : German Turkish
e[izlice dinleyerek (od. kulak misafiri olarak) bsi ögrenmek
ERLAß : German Turkish
m l. (Verordnung) emir(-name), karar(-name), ta-mim, buyruitu, geneige, hat
jur. (Schu^) ibra
jur. (Stra^) af
(Rabatt) tenzil, ikram, iskonto
(e-r Pflicht) muafiyet 21assen l. (Gesetz usw.) isdar etm., cikar-mak, nesretmek
jur. (j-m e-e Schuld) b-nin borcunu silmek, ibra etm.
jur. (j-m e-e Strafe) b-ni bir cezadan affetmek; cezasini bagislamak
(e-n Steckbrief) tevkif müzekkeresi kesmek
ERLE : German Turkish
f bot. kizilagac; gürgen agaci
ERLEBEN : German Turkish
l. görmek, idrak etm., yasamak
(erfahren) bse ugramak. maruz kalmak; bsi gecirmek, tatmak; Na, der kann was ^! Görecektir akibetir.i! Gününü görür o! Du wirst gleich etwas ~ können! Sen simdi seyreyle güm-bürtüyu! (od. Sen simdi curcunayi seyret!) Halt den
Mund oder du wirst etwas ^! Sus, agzmi kulaklanna ka-dar yirtanm! wenn ich die Zeit noch erlebe yasar da (o zamani) görursem; et. nicht mehr
.. görmeden ölmek; e-e schöne Zeit ~ keyif sürmek; den nächsten Morgen nicht mehr ^ sabaha cikmamak; wer bessere Zeiten erlebt hat vaktiyle görmü$ gecirmis; Ich habe meinen Großvater noch erlebt und werde auch meine Enkelkinder noch ^. Ben dedeme yetistim, torunlarmia da yetisirim. Was haben wir doch für Kriege erlebt! Biz ne savaslar gördük! das achtzigste Jahr
seksen ya^na yetismek; Freude an seinen Kindern ^ cocuklan ile iftihar duymak Sens.fall-versicherung/Jü/. hayat halinde sigorta °nis n l. bastan gecen veya derin bir intiba birakan hadise, vaka; seren-cam; serüven; psych. yasanmislik hali; yasanti
(Abenteuer) macera, sergüzest, avantür
(Erfahrune;) tecrübe
(Liebelei) asiktaslik
(-se pl.) a. hatirat
ERLEDIGEN : German Turkish
l. (beenden) tamamlamak, bitirmek.neticelendir-mek, temizlemek
(ausführen) yapmak, ifa etm.; yerine getirmek
(Problem, Streit) halletmek
(beseitigen) kaldirmak, öldürmek
(Besorgungen) carslya gitmek; alisveris yapmak
(Auftrag) havale edilen bir isi görüp bitirmek
(Post) a) cevaplandirmak b) postaya götür-mek P. (Restliches) arkasini almak; Ich hatte ein Monats pensum Arbeit vor mir und habe es in e-r Woche erledigt. Bir aylik is vardi, bir haftada temizledim. Ich kann nicht kommen, ich habe noch etwas zu ^. §imdi isim var, gele-mem. seine Arbeit allein ^ müssen is basa düsmek; et. nicht gleich ^ asintida birakmak; talik ve tavik etm.
t l. münhal, bös, acik
(erschöpft) bitkin argin
(Fertig!) Oldu bitti!
(Angelegenheit) savmis
(ruiniert) kus-kunu düskün; Für mich ist die Sache ^. Bu isi olmus sayiyorum (od. olmus bitmis tutuyorum). Biyi^imi sili-yorum. nicht ^ werden können (wegen andersweitiger dringlicher Arbeiten) kacmaktan kovalama^a vakit ol-mamak
ERLEGEN : German Turkish
l. (Tier) vurmak, öldürmek, aviamak
(bezahlen) ödemek, tediye etm.
(einzahlen) yatirmak
(Pfand) depozito koymak
ERLEICHTERN : German Turkish
l. (Bürde) hafifletmek
(Schwierigkeit) kolay-lastirmak, teshil etm.
(froher stimmen) ferahlandir-mak; gönül acmak
(um et.; spez. Geld) b-ni sizdirmak; hum. asirmak; b-nin bsini dolandirmak; sich ~ l. hafif-lemek
kolayiasmak
ferahlanmak
(sein Herz ausschütten) dert yanmak; karnmm sisini indirmek
t: sich ^ fühlen ici yag baglamak; yüregi serinlemek; ici ferah-lamak; vicdanen müsterih olm. 2ung/l. hafiflik
kolay-lik, sühulet, teshil(-ät); Gefühl der ^ ferahhk; als ^ für Seekranke deniz tutanlara medar olsun diye; ^ verspüren rahatlamak
ERLEIDEN : German Turkish
l. bse ugramak, ducar olm.; basindan gecmek
(Verluste) mil. zayiat vermek
(Schaden) zarar ve ziyan görmek
(ertragen) dayanmak, katlanmak
ERLENZEISIG : German Turkish
m zo. karabasli iskete
ERLERNBAR : German Turkish
ögrenilebilen
ERLERNEN : German Turkish
ögrenmek
ERLESEN : German Turkish
(Adj.) l. secme, seckin, güzide
(delikat) ilik gibi; nefis
(vornehm) zarif, zarafetli ^he^t/nefaset, seckinlik
ERLEUCHTEN : German Turkish
a.ßg. aydinlatmak, tenvir etm.
et: hell ^ bol isikli 2ung f fig. tenvir, ilham; Plötzlich kam mir e-e ^. Birdenbire anlamaga basladim
ERLIEGEN : German Turkish
l. (sterben) ölmek
(e-r Begierde) nefsine maglup olm. 9 n: zum ^ kommen tavsamak; zum ^ bringen bir i§i kösteklemek
ERLISTEN : German Turkish
hile ile elde etm
ERLKÖNIG : German Turkish
m myth. peri kirali
ERLOGEN : German Turkish
(Adj.) yalan yanlis; uydurulmus; düzme;
es Zeug kitir (F)
ERLOSCHEN : German Turkish
(Adj.) l. sönmüs, sönük; ölü gözu gihi
(Vulkan) a. dingin
(Dynastie) munkati; münkariz; kökü kesil-mis; halb
sein (Feuer) imizganmak; karanp sönmege yüz tutmak
ERLÄUTERN : German Turkish
l. izah etm., aciklamak, aydinlatmak
(interpretieren) serh etm., aciklamak, manalandirmak, yor(um-la)mak, tefsir etm.
(beschreiben) tasvir, tarif etm
ERLÄUTERUNG : German Turkish
f l. izah, açıklama usw. vgl. erläutern
(Zeichenerklärung) lejant
ERLÄUTERUNGSSCHRIFT : German Turkish
f şerh yazisi; esbabi mucibe läyihasi; izahname
ERLÖS : German Turkish
m bir satistan ele gecen para
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani