Germany
FACHKUNDIG : German Turkish
mütehassis
FACHLEHRER : German Turkish
(in f) m mütehassis ögretmen
FACHLITERATUR : German Turkish
ihtisas literatürü
FACHMANN : German Turkish
m mütehassis; meslek (od. ihtisas) sahibi; eksper, uzman
FACHSCHULE : German Turkish
f meslek okulu; teknik okul
FACHSIMPELN : German Turkish
pej. mütemadiyen kendi mesleginden bahsetmek
FACHSPRACHE : German Turkish
f meslek argosu
FACHSTADIUM : German Turkish
n ihtisas tahsili
FACHWERK : German Turkish
n l. ihtisas eseri
arch. yarım kärgir
FACHWERKBAU : German Turkish
m bağdâdi
FACHWISSEN : German Turkish
n ihtisas, uzbilim
FACHWISSENSCHAFT : German Turkish
f ihtisas
FACHWISSENSCHAFTLER : German Turkish
m ihtisas sahibi; uzman
FACHZEITSCHRIFT : German Turkish
f ihtisas dergisi
FACKEL : German Turkish
mesale, fener 9n tereddüt etm., duraksamak; nicht lange ~ kestirmeden gitmek
schein m mesale isigi
träger m mesaleci
zug m fener alayi
FACON : German Turkish
s. Fasson
FAD : German Turkish
l. tatsiz tuzsuz; yavan, lezzetsiz, zevksiz; saman gibi; keciboynuzu gibi
(geistlos) cansikici, ruhsuz, usandi-nci; sacma sapan; ^ sein kabak tadi vermek; es Getränk nargile suyu
FADE : German Turkish
s. fad
FADEN : German Turkish
m l. iplik, tire, tel
el. ince tel
naut. kula^
(an Bohnen) saz; den ^ verlieren fig. söyleyecegini sasirmak; ipin ucunu kacirmak; sözü sapitmak; alle Fäden in der Hand haben (bir isin) ipleri elinde olm.; an e-m ^ hängen vgl. Stw. Fädchen ^dünn kil kadar ince 9förmig tel gibi; ipsi
heftung / (beim Buchbinden) tezgäh dikisi
kreuz n (im Fernrohr) zait kil
nudel pl. tel sehriye ^schein^g l. yipranmis, pirpit, hurada; havi dökülmüs; telesimis
fig. (z.B. Ausrede) mahiyeti kolayilkla anlasilan; ~ werden cani cikmak; fazia yipranmak; telesimek;
er Grund sudan sebep
Schnecke / zo. sacakli sümüklüböcek
wür-mer pl. zo. ipsiler, haytiye, habliye; iplik kurtlan
wurmkrankheit / med. filaryoz
FADHEIT : German Turkish
l, tatsizlik, lezzetsizlik, zevksizlik
sacma sapan söz
FADING : German Turkish
n (Radio) feding
FAGAZEEN : German Turkish
p/, bot. kaymgiller, betuliye
FAGOTT : German Turkish
n mus. fagot, bason
ist m fagotist, fagotcu, basoncu
FAHL : German Turkish
l. solgun, soluk
(bleich) san, sararmis
(verschossen) rengi atmis
(bleifarben) demirt, kursuni
(farblos) donuk, mat, renksiz
(düster) magmum
FAHNDEN : German Turkish
l. (nach et.) bsi aramak
(nach j-m) b-ni arastir-mak, kovusturmak, sorusturmak, takip etm.; ele gecir-mege calismak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani