Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
FAIT ACCOMPLI : German Turkish

n emrivakt, fetakompli, oldubitti

FAKIR : German Turkish

m fakir
turn n fa:irizm

FAKSIMILE : German Turkish

n tipkibasirn faksimile

FAKTISCH : German Turkish

hakikt, nilt; ( ^dv.) gereckten, filhakika

FAKTITIV : German Turkish

gr. l. yapma ^ecisli; oldurgan; läzimdan tadiye
ettirgen; aracli geci§li; müteaddiden tadiye; faktitif 9 n gr. müteaddi fiil; ettirgen cati (bzw. eylem)

FAKTOR : German Turkish

m l. math. carpan, madrubünfih, madrup
ßg. amil, faktör, etken, sebep, saik, güdü
typ. basmürettip
ei / müstamere, tanmsa, sömürge Faktotum n el ulagi Faktum n olgu, vakia, hakikat Faktur(-a) / H fatura ^le^en H fatura cikannak; faturasini tanzim etm. Fakultas / okutma ehliyeti; tedris salähiyeti
ät / fakülte 9ativ ihtiyart, fakültatif, istenel, istemli
äts.mitglleder pl. tedris lieyeti; fakültenin üyeleri

FALANGE : German Turkish

(Spanien) falanj
ist(in/) m falanjist falb (Pferd) kula at

FALBEL : German Turkish

farbala. volan, pasta

FALKE : German Turkish

m zo. dogan, sahin; (nicht abrichtbarer) muymul; den
n steigen lassen dogani salmak 2n.äugig sahin bakish
nier m s. Falkner,
n.jagd / s. Falknerei

FALKNER : German Turkish

m sahinci. doganci; (va.) hovagasi, cakirci
ei / sahincilik; (va.) hov

FALL : German Turkish

m l. düsüs, sukut
(Ereignis) hadise, vakia, mesele
(Sachverhalt) mavaka, mahiyet, vaziyet, durum
jur.a. dava
(Wasser~) seläle, caglayan
(der Blätter) yaprak dökümü
.gr. hal
naut. abli, kandilisa
(Eventualität) ihtimal; Das ist nicht mein ~. Hosuma gitmez. isime gelmez, gesetzt den Fall, daß
.. faraza, bilfarz; tutalim ki; farz edelim ki; diyelim ki; Sollte das Gegenteil der ^ sein... aksi takdirde; yoksa; auf alle Fälle; auf jeden ^ behemehal, mutlaka; ne yapip yapip; her ne olursa olsun; F: kaspanek; Dazu kommt es auf jeden ~. Bu is ister istemez olacak. auf keinen ^ asla; hiç bir suretle; katiyen; Es kommt auf den betreffenden ^ an. Duruma baglıdır. für alle Fälle her ihtimale karsi; ne olur ne olmaz; ihtiyaten; in e-m solchen ^ böyle bir hal zuhurunda; in diesem ^ bu takdirde; o suretle; im schlimmsten ^ en fena ihtimalde; im
e e-s Krieges harp ciktigi takdirde; von ^ zu ^ l. hal ve icaba göre
(gesondert) ayrı ayrı; zu ^ bringen l. ayagi celmek; yikmak
fig. yardan atmak; torpillemek; düsürmek
(Mädchen) bastan cikarmak

FALLBEIL : German Turkish

n giyotin

FALLBESCHLEUNIGUNG : German Turkish

f düsme hizlanmasi

FALLBRÜCKE : German Turkish

f acilir kapanır (od. iner kaikar) köprü

FALLE : German Turkish

l. tuzak, kapan (a. fig.)
(Bett) F yatak
(am Türschloß) kapi mandali; horoz; kilit dili; pericik; e-e ^ stellen kapan (od. tuzak) kurmak; b-nin kuyusunu kaz-mak; cürmümeshut yapmak; in e-e ~ locken faka bastir-mak; pusuya düsürmek; (volkstüml.): kayisa cekmek; in die ^- gehen tuzaga (kapana, dolaba, acmaza) düsmek; faka basmak; kül yutmak; Er saß in der ^. Kapana kisildi

FALLEN : German Turkish

l. düsmek; (über et.) bse carparak düsmek
mil. muharebe meydanmda kalmak; sehit (od. maktui) düsmek
(zeitlich) rastlamak, tesadüf etm.
(Schuß) siläh sesi isitilmek
(Blätter) dökülmek
(Regen) rahmet düsmek
(z. B. In e n Sessel) cökmek
(Sternschnuppe) yildiz akmak (kaymak, ucmak)
(PreiseY tenezzül etm., inmek
(im Preis) pahadan düsmek, ucuzlamak
(ins Auge) gözünü almak; göze carpmak
(Tor) Ffr. olmak
(j-m ins Wort) sözünü kesmek 14 sich verschlechtern) asagilamak, alcalmak
(leicht, schwer) kolay (zor) gelmek
(Vorhang) Th. inmek
(Erbschaft an j-n) miras b-ne düsmek
(unter e-e Bestimmung) kanunun bir maddesine girmek; Die Wahl fiel auf ihn. 0 secildi. Da fällt man ja von e-m Erstaunen in das andere! Buna can mi dayamr? ~ lassen l. elinden düsürmek
(Vorhang) perdeyi indirmek
(Worte) sözler sarf etm.
(verzichten) bsden vazgecmek
(j-n) b-ni kendi haline birakmak; sich (schwerfällig) in e-n Sessel ~ lassen bir koltuga lök gibi oturmak

FALLGESCHWINDIGKEIT : German Turkish

düsme hizi
gesetz n düsme kanunu
grübe / l. kürt kuyusu
fig. tuzak, kapan
hammer m martopilon, sahmerdan
höhe / düsüs yüksekligi

FALLOBST : German Turkish

n olgunlasmadan veya kurtlu olarak agactan düsen meyve
reep n naut. borda iskelesi; asma merdiven; iskalara
rückzleher m Fb. rövasata

FALLS : German Turkish

oldu^u takdirde; sayet; ^ Sie nicht kommen sollten sayet gelmeyecek olursamz; ^ erforderlich geregince; icabi halinde

FALLSCHIRM : German Turkish

m parasüt
absprung m parasütle atlayis
Jäger m mil. parasüt avcisi; parasütcü; ^ abwerfen parasütcü indirmek
hülle / parasüt semsiyesi leuchtbombe / mil. parasütlü (od. semsiyeli) tenvir bombasi
springen n parasütcülük, parasütizm
Springer m parasütcü

FALLSTRICK : German Turkish

m fig. tuzak; j-m
e legen b-ne tuzak kurmak
sucht f med. sara illeti; epilepsi °8üchtig sarali, epileptik
treppe / naut. s.
reep.
für / tabana yerlestirilen kapak seklinde kapi; mahzen kapagi 2weise s. von Fall zu Fall. –wind m anafor rüzgän
winke! m egirn acisi, zaviyei meyil

FALSCH : German Turkish

l. (unrichtig) yanhs, hatali
(verkehrt) ters
(unecht) sunt, sahte, call, takma, käzip, düzme
(Geld) kalp &. (lügnerisch) yalan(-ci), uydurma
(treulos) sada-katsiz, vefasiz
(verräterisch) hain; domuz gibi; foyasi bozuk
(unaufrichtig) ikiyüzlü, riyakär; et. ^ anfangen (od. anfassen) bse ters tarafindan baslamak;
^ aussprechen yanlis telaffuz etm.; ^ gehen (Uhr) yanhs gitmek; ^ werden F öfkelenmek; ^ auffassen ters anlamak; ~ singen falso (od. fosnot) yapmak;
er Ton mus. falso, fosnot;
er Bart takma sakal; ~ unterrichtet sein yanlis bilmek;
e Aussage jur. yalan beyan; vollkommen ~ yalan yanlis; häzä yalan; (kizbi mahz); vollkommen ^ verstehen kazi koz anlamak; bayram haftasim mangal tahtasi anlamak; sich als ^ erweisen yanlis cikmak;
e Scham ye-rinde olmayan utanc; der
e Mustafa bist. düzme Mustafa;
es Zeugnis ablegen (gegen) aleyhinde yalanci sahitlik yap-mak;
er Zeuse yalanci sahit;
e Nachrichten pl. yalan haberler; et. — machen yanlishk (od. kusur) etm.; 9 m: ohne ^ dil bir ikrar bir; samimi, hilesiz; hüsnüniyet sahibi; yüregi acik 9eid m yalan yere yemin

FALSCHGELD : German Turkish

n kalp (od. sahtc) para; züyuf akce; ~ in Umlauf bringen kalp para sürrnck
heit / fig. ikiyüzlülük, hainlik, hlyanet. riya, domuzluk, foya

FALSCHMELDUNG : German Turkish

yalan yanli§ haber
münzer m kalpazan "münzerei / kalpazanlik
Spieler m trisör
Spielerei / trisörlük

FALSCHWÜRFEL : German Turkish

m civali (aynali, dolu, hileli) zar