Germany
FALSETTSTIMME : German Turkish
s. Fistelstimme
FALSIFIKAT : German Turkish
n s. Fälschung
FALTBOOT : German Turkish
n padilbot; katlanabilir bot; sökülüp takilabilen kayik
FALTE : German Turkish
l. kivnm, kirma, pli, bürüm, bük(l)üm, büküntü, yatki
(Büge^) ütü
(Quetsch9) gode
(Runzel) burusuk, cizgi
biol. telem, cizi
(durch schlechten Schnitt) pot
geol. kat, kivnm, iltiva;
n werfen (Kleid, Anzug) potlanmak; verdeckte ~ pli käse;
n bilden büzül-mek; die Stirn in
n sieben kaslanni catmak; in
n legen (künstlerisch) drape etm
FALTEN : German Turkish
l. katlamak, bükmek, devsirmek
(Hände) ellerini kavusturmak; ~ Sie das Papier \\iermall Kägidi dort kat ediniz! (od. dölde katlayiniz!) gefallet; katlanmis, yatkili;
e Schichten pl. geol. kivrimli (od. mültevi) katlar
FALTENBALG : German Turkish
m körük
besatz m farbala, volan, pasta; mit ~ kanone 91os (Gesicht) cizgisiz
rock m pliseli etek
streifen m kirma
wurf m kirmalann tanzimi; draperi; cuhaci-lik
FALTER : German Turkish
m kelebek, pervane ^ig l. kirmali, plili, plise
(runzelig) kinsik, pürtüklü, pörsük, burusuk
FALZ : German Turkish
m l. kivnm
(für Briefmarken) sarniyer
(Holzfuge) tahta lambasi; kertik, yiv
bein n kup papye 9en l. bükmek, kirmak, kivirmak
(Holz) lambalamak messer n s.
bein
FAMA : German Turkish
l. (Gerücht) sayia, rivayet, söylenti
(Leumund) san, söhret
FAMAGUSTA : German Turkish
n.pr. (auf Zypern) Magosa
FAMILIE : German Turkish
l. aile, familya
ßg.a. asil
(Heim) ev bark; e-e ^ ?ü ernähren haben coluk cocuk sahibi olm.; sechs-köpßge ^ alti nüfuslu bir aile; ein alter Freund der ^ baba dostu; j-s ~ zugrundcrichten oca^ma incir dökmek; aus guter ~ iyi ailcden gelme; heläl süt cmmis; aus angesehener ^ stammen soyu sopu beli olm.; iyi bir ad tasimak; in der ^ ailece; Es liegt nun einmal in der ~. Soydur ceker. mit der ganzen ~ ailece, evce, anfamiy, maaile
FAMILIENÄHNLICHKEIT : German Turkish
aile benzerligi;
angehörigc pl. aile efradi; müteallikat, taal!ukat;~ von ihm kimi kimsesi; weibliche ~ kizi kisragi
angelegenhcit / aile mcseksi
besitz m ocaklik
grab n aiie kabri
gut n yurtluk, ev-ladiye
kreis m: Wir hatten dies im ^ so beschlossen. Evce böyle karar vennistik.
künde / jenealüji
leben n aile hayati; enteryör; das ^ stören ev yikmak
mitglied n aile ferdi
name m soyadi
Oberhaupt n aile reisi
rat m aile meclisi
recht n aile hukuku
sorgen pl. ev gailesi
stand m medem hal
Stiftung / aile vakfi
vater m coluk cocuk sahibi; aile sahibi
vorstand m aile büyt^.gü (od. reisi)
FAMILIÄR : German Turkish
l. ailevi
(ungezwungen) teklifsiz, läubali; senli benli
(umgangssprachlich) teklifsiz konusmada kullam-lan
(vertraut) samimi; siki fiki; icii disli; sich zu ^ benehmen yüzgöz o l m
FAMOS : German Turkish
mükemmel, enfes;
er Bursche cok ho§ bir adam; yaman herif
FAMULUS : German Turkish
m l. ilmi yardimci; asistan
bir hastanede stajyerlik eden tip ögrencisi
FAN : German Turkish
m aşırı derecede merakli; asin düskün, hevesli; deli, hasta
FANAL : German Turkish
n l. atesle verilen isaret
fig. büyük bir hadisenin alämeti
FANATIKER : German Turkish
m \\. koyu sofu; mutaassip, ba^naz, softa, fana- tik, taassupkär
(Sport9) s. Fan. 9isch s. Fanatiker,
er Parteigänger kizil partici; in –er Verblendung körcesine mutaassip 2i~ieren taassup uyandirmak-ismusm l. koyu sofuluk; taassup, mutaassiplik, softalik, fanatiklik, fana-tizm
müfrit merak (hevcs, gayret); dclilik, dü§künlük
FANDANGO : German Turkish
m fandango (tspanyol dansi)
FANFARE : German Turkish
mus. fanfar
n.bläser m fanfarci, fanfarist
n.klän-ge pl.: von –n begleitet fanfarli
FANG : German Turkish
m l. yakala(n)ma, tut(ul)ma
(Jagdbeute) av
(Fische) foroz
(-zahn) yirtici hayvanlann büyük köpek disi
(Kralle) yirtici kuslann pencesi
(Beute) ganimet; fetter ~ (volk^tüml.): voli; Ein guter ^"l Yagma Hasanin böregi! e-n guten ^ machen ignp (od. bir voli) cevirmek
ball m l. (Ballspiel) top oyunu
(Spielball) oyun topu
fig. oyuncak
dämm m sandik; e-n ^ bauen sandik atmak
eisen n kürt kapam ~en l. yakalamak, tutmak, kapmak
(auf der Jagd) aviamak
(Feuer) tutusmak; sich ^ l. yakalanmak, tutulmak
fig. sasirdiktan sonra yolunu bulmak; Fang! (Zuruf an den Hund) Hobi! Er fing sich in seinen eigenen Worten. Kendi agziyle tutuldu.
dämm m batardo
e.spiel n Ksp. kovalamaca leine / (e-s Bootes) naut. parima
FANGO : German Turkish
m iläc olarak kullamlan balcik
FANGÖSE : German Turkish
(an Anker, Boot usw.) naut. anelc
Vorrichtung/ (z.B. bei Straßenbahn) siper
zahn m (der Raubtiere) etobur disi; sinni lähime
FANT : German Turkish
m l. bacaksiz od. agzi henüz süt kokan
pej. (Geck) züppe, bopstil
(Miesepeter) V: micir; lächerlicher ^ zibidi, moloz, dörtlük; Man miiß schon Nachsicht mit dem jungen ^ haben. Kusura bakmayin cahildir
FANTASIA : German Turkish
(arab. Reiterturnier) fantaziye
ie/s. Phantasie
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani