Multilingual Turkish Dictionary Germany

KLEINKRIEGEN : German Turkish

l. b-nin sirtini yere getirmek; burnunu yere sürtmek
hum. benzetmek, örselemek
hum. (Geld) sarf etm.; nicht kleinzukriegen a. ölmez

KLEINKUNSTBÜHNE : German Turkish

f kabare

KLEINKÖPFIG : German Turkish

mikrosefal

KLEINKÖRNIG : German Turkish

ufak taneli

KLEINLAUT : German Turkish

süt dökmüş kedi gibi; süklüm püklüm; ent bent; kuyruğuna baka baka; ganz ~ werden kuyrugu alta almak

KLEINLICH : German Turkish

l. hasis ruhlu
(engstirnig) darkafali
(pedantisch) kill kirk yaran; müskülpesent, titiz; ~ handeln kücüklük etm

KLEINLOKOMOTIVE : German Turkish

f lokotraktör

KLEINMACHEN : German Turkish

l. kücük parcalara ayirmak; kirmak
(Holz) yarmak, kesmek
(Geld) F a) (aufbrauchen) sarf etm. b) (wechseln) bozmak
F (erniedrigen) gözden (od. itibar ve haysiyetten) düsürmek; teziil, terzil etm

KLEINMALEREI : German Turkish

f minyatürcülük

KLEINOD : German Turkish

n l. mücevher, biju
kıymetli taş
fig. çok kıymetli bir sey

KLEINPFLASTER : German Turkish

n, parke

KLEINSCHNEIDEN : German Turkish

parca parca kesmek; dogramak

KLEINSTÄDTER : German Turkish

m f (in) f kasabalı, taşralı

KLEINVERKAUF : German Turkish

m perakende satış

KLEINVIEH : German Turkish

n küçükbaş; davar; ~ macht auch Mist. Spr. Akmasa da damlar Spr. Kleinviehsteuer f. fr. ağnam vergisi

KLEISTER : German Turkish

m ciris. zamk, kola ^n cirislemek, yapistirmak
topf m ciris cana^i

l. kiskac
(Nasen2) yavasa, burunduruk
ßg. sikinti, darlik; (geldliche) para sikintisi; parasizlik; in der ^ sein (sitzen, stecken) sikintida {od. müzayakada) olm., darda bulunmak; sikida kalmak; V: göt üstü oturmak; m die ~ geraten (kommen) sapa oturmak, siklya gelmek; etekleri tutusmak; zü^ürtlemek; kuyru^u kapana kisilmak; karaya düsmek; basi sikilniak; sich aus der ~ ziehen zor bir durumdan (maharetle) kurtui-mak; perendeden atlamak (F) 2en l. sik(istir)mak. sikismak, kismak
(sich den Finger) parmagini sikistir-1 mak
F calmak. asirmak; et. unter den Arm ^ bsi
kolunun altina sikistirmak; Ich habe mir die Hand an der Tür geklemmt. Elimi kapiya kistirdim. Elim kapiya sikismis.
r m l. kiskac (od. yayii) gözlük; pensne
(am Füllfederhalter) klips
schraube / sikistirma vidasi

KLEMPNER : German Turkish

m tenekeci, muslukcu, lehimci, kursuncu
ei/ l. tenekecilik
tcnekeci dükkäni

KLEPPER : German Turkish

m F pej. siska ve la§ar at; hum. düldül

KLEPTOMANE : German Turkish

m;
in / kleptoman
ie / kleptomani; hirsiz-hk cilginligi

Germany