Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
KLO : German Turkish

n F s. Klosett

KLOAKE : German Turkish

l. lagim, keriz (a.fig.)
zo. diskihk, makzere
n.reiniger m lagimci, vidanjör
n.tiere pl. zo. tekdelikli-ler, vahidüssukbe

KLOBEN : German Turkish

m l. agac kütügü; tomruk
techn. palanga maka-rasi
ßg. mese odunu
(Feil2) el mengenesi ~ig l. kunt, lenduha, kupal
(P.) odun gibi; iricüsseli; cam yar-masi gibi; kaba, zarafetsiz

KLOPFEN : German Turkish

l. dövmek, vurmak
(Teppich, Matratze usw.) cubuklamak
(Herz) carpmak, hop etm., vurmak
(hineinschlagen) cakmak, kakmak
(heftig) (z. B. Wunde od. Blut) zonklamak
(schwach) (z.B. Vogelherz) hafifce tipirdamak, tip tip etm. (od. atmak); Es klopft. Kapi callmyor. Kapiya vuruluyor. Das Herz klopft ihm gewaltig. Yüre^i atlyor. Yüregi tip tip vuruyor. an die Tür ~ kapiyi (od. kapiya) vurmak; Da klopfte es mit e-m Mal an die Tür. (yät kapi.
; j-m auf die Finger ^ ßg. b-ne ^-erbiyesini vermek 9er m l. (Tür-, Teppich- usw.) tokmak
(Taster) maniple 9käfer m zo. agac kurdu

KLOPS : German Turkish

m köfte; saure
e pl. eksili köfte

KLOSETT : German Turkish

n alafranga ayakyolu; klozet
becken n küvet
pa« pier n tuvalet kägidi

KLOSTER : German Turkish

l l. (Christi.) manastir, kesishane
(ist.) tekke; (kleineres) zaviye
bruder m rahip; tekke dervisi
Trau f rahibe
leben n kesislik; manastir (bzw. tekke) hayati
vorstand m s. Abt

KLOTZ : German Turkish

m l. odun kütügü, agac yarmasi; tomruk
fig. (S.) ayakba^i
fig. (P.) hantal, kaba adam; wie ein ^ dasitzen lök gibi oturmak; ein ^ am Bein ayak ba^i; mänia, engel
bremse/cankli (od. takoziu) baski 91g l. s. klobig
F (sehr) gayet, pek, cok ziyade; — reich F altin babasi; V: alyon
kästen m F: Man hat da e-n ~ (von Haus) hingesetzt. Heyulä gibi bir bina yaptilar.
köpf m F ruhsuz (kabasaba) adam

KLOß : German Turkish

m l. (Erd2) toprak parcasi; topak
(Kochkunst) hamur, ciger, patatcs v.s. köftesi

KLUB : German Turkish

m kulüp
lokal n lokal
sessel m koltuk

KLUCK : German Turkish

(-en) s. gluck(-en)

KLUFT : German Turkish

l. toprak (od. kaya) yangi
(tiefe) ucurum
ßg. ayrilik, mübayenet
F elbise, giyim

KLUG : German Turkish

l. zeki, akilli, muhakemeli, anlayish, kafali
(vernünftig) akli basinda; makul
(umsichtig) tedbirli, basiretli
(vorsichtig) dikkatli, itinali, ihtiyatli, uyanik ö. (geschickt) becerikli, maharetli
(schlau) kurnaz, acikgöz; kantan belinde; ince fikirli
(von schneller Auf fassungsgabe) vansh, kiyasetli, seriülintikal;
es, aber unbändiges Kind ein yavrusu; nicht ^ werden können (aus) l. (S.) bsibir türlü anlayamamak; bse mana verememek; icinden cikamamak
(P.) bir adamin tavrühareketine akil erdirememek; Durch Schaden wird man ^! Spr. tnsan yanila yanila alim olur. Spr.; ~en Leuten ist gut predigen; gegen Dummheit kämpfen Götter selbst vergebens. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.Spr. Er hat ~ reden. Dile kolay. auf e-n –en Gedanken kommen akillanmak; Der ~e sagt nicht, was er weiß, der Dumme weiß nicht, was er sagt. Akilli bildi^ini söylemez, deli söyledigini bilmez. Der Klügere gibt nach. Spr. (etwa): Akli basinda olan kuru kavgaya düsmez. Spr

KLUGHEIT : German Turkish

l. akil, zekä, anlayis, feraset
tedbirlilik
uyamklik; göz acikli^i
beceriklilik, maharet
kur-nazilk (vgl. klug)

KLUMP : German Turkish

m F sekilsiz kütle; in ^ fahren (Auto) F herbat etm., benzetmek; in ^ schlagen (od. hauen) F paramparca etm.
en m l. topak; toparlak parca
(Haufen) yigm
(großer Brocken) som, blök, kütle, küice
(Blut2) pihti; ^ bilden (od.) ^en (intr.) toplasmak, pihtilasmak
Rsch m s. Mondfisch,
fuß m sakat ayak(-li adam) 2ig pihtili

KLUNKER : German Turkish

m püskül

KLUPPE : German Turkish

(Schneid9) pafta
(Meß^) cap gönyesi
n.backen pl. pafta lokmasi

KLÄFFEN : German Turkish

l. (Hund) haviamak
(P.) cikismak

KLÄGER : German Turkish

(in f) m davaci; dava eden; müddei(-ye)

KLÄGLICH : German Turkish

l. (klagend) hüzünlü, acikli, inleyen; aci aci bagirarak; agiamakli
(bedauernswert) acmacak, perisan, herbat
(erbärmlich) seril sefil; pisink, miskin
(enttäuschend) hayal kinkligina u^ratan; ~ schreien ciglik kopannak; ciynk ciyak baginnnk

KLÄRANLAGE : German Turkish

durulma (tasfiye, filtraj) tesisati

KLÄREN : German Turkish

l. (Angelegenheit) aydinlatmak, vuzuhlandirmak
(bereinigen) tasfiye etm., temizlemek, halletmek
(Flüssigkeit) berraklastirmak, durulamak, durultmak
(Mißverständnis) kaldirmak
Fb. kurtarmak; (Torwart durch Fausten) yumrukla kurtarmak; sich ^ l. aydin-lanmak, tavazzuh etm.
durulmak, berraklasmak; Die dortige Lage ist vielleicht schon geklärt, aber die Nachrichten widersprechen sich noch immer. Durum beiki orada kararsiz de^il, fakat haberler kararsizdir

KLÄRUNG : German Turkish

l. techn. tasfiye
aydinlanma

KLÖPPEL : German Turkish

m l. (e-r Glocke) can tokmagi
(Spitzen^) aga

KLÜGELEL : German Turkish

pe/. safsata, mugalata, sofizm 2n l. (nachsinnen) düsünüp tasmmak; enginlere dalmak
pej. ukalälik etm.; kill kirk yarmak