Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
SAIZ : German Turkish

n tuz; ~ streuen (auf) bşe tuz ekmek; in e-e offene W ünde — streuen fiğ. yaraya tuz biber ekmek
bergwerk n tuz ocağı; tuzla
brühe / salamura 9en tuzlamak; ge-salzen:
e Preise pl. fahiş fiyatlar; j-m e-e
e Ohrfeige ver-passen hüdai bir sille indirmek; Yaradana sığınıp bir tokat aşketmek; e-e
e Tracht Prügel verabfolgen kütür kütür dövmek
Taßchen n tuzluk
fleisch n salamura et
garten m tuz tavası
gehalt m tuzluluk
gurke / hıyar turşusu
hering m ringa tuzlaması ^^g l. tuzlu
(ßoden) tuzlak
kartoffein pl. kabuğu soyulup tuzlu suda pişirilmiş patates
kraut n bot. dikenli çöven; çorak; kalya otu; üşnan
pflanze / bot. l. s. Halophyt
meyveli çöven
saule /: wie zıır
^ erstarren şap gibi donmak (od. kesilmek)
saure / ehem. tuzruhu; hidroklorik (od. kloridrik) asit
see m tuzlu göl; tuz gölü
sleder m tuzla işçisi
sie-derel / tuz fabrikası
sole / tuzlu su
stange / (Geback) batonsale
streuer m tuzluk
wasser n tuzlu su

SAKKO : German Turkish

m. n erkek ceketi; sako

SAKRA : German Turkish

! F lanet! 2mcnt n ret. takdis merasimi
menti (Fluch) Vay canınal

SAKRIEG : German Turkish

n mukaddesata karşı hürmetsizlik
istan m kilise kayyımı; zangoç
iste! / kilise levazım odası 2o.sankt mukaddes, akdes; kılma bile dokunulmaz

SALAMANDER : German Turkish

m zo. semender; su keleri

SALAMI : German Turkish

("wurst) / salam

SALAMIS : German Turkish

n.pr. (Oriechenland) Salamin

SALANGANE : German Turkish

zo. salangan

SALAT : German Turkish

m \\. salata
(Pflanze) marul; Da haben wir den ^l F Çattık belaya! Şimdi dananın kuyruğu koptu! öp babanın elini! Var babana selam söylel

SALBADER : German Turkish

m cansıkıcı geveze; tıraşçı
ei/tıraşçılık °n cali bir mehabetle söz söylemek

SALBEI : German Turkish

m, / bot. adaçayı, meryemiye

SALEP : German Turkish

m l. bot. s. Knabenkraut.
(Oetrank) salep

SALIKAZEEN : German Turkish

pl.bot. söğütgiller, safsafiye

SALINE : German Turkish

tuzla, memleha

SALIZYL : German Turkish

(-saure /) n pharm. salisil; salisilik asit

SALMIAK : German Turkish

w, n nışadır, amonyak
geist m nışadırruhu

SALOMO : German Turkish

n.pr. (ßibel) Hazreti Süleyman; Süleyman peygamber; die Sprüche Salomonis (ßibel) Süleymanın darbımeselleri; emsali Süleyman
n n.pr. (als Typus des orient. Juden) Salamon °nisch^g. hikmetamiz
n.slegel n a.bot. mührü Süleyman

SALON : German Turkish

m salon; misafir (od. kabul) odası °fanig bir toplan-tıya takdim edilebilen (şahıs) veya orada söylenebilen (söz)
löwe m salon adamı (od. kahramanı)
musik/salon müziği
wagen m salonlu vagon; vagon-salon

SALONIKI : German Turkish

n.pr. Selanik

SALOPP : German Turkish

l. selt. (unsauber) kirli, pasaklı
(nachiassig geklei-det) çapaçul, şapşal
(zwanglos) teklifsiz, laubali; sich ^ benehmen ayak uzatmak

SALPETER : German Turkish

m ehem. güherçilc; potasyum azotatı
saure/asit nitrik (od. azotik); kezzap, ofort 9saure Verbindung azo-tat 2saures Kali azotat do potas

SALSON : German Turkish

mevsim, sezon
ausverkauf m mevsim sonu satıcı ^bedingt mevsimlik; mevsim ilcaatiyle vaki olan

SALT : German Turkish

l. tok, doymuş, kanmış
(überdrüssig) bıkmış, usanmış; gına getirmiş
ehem. meşbu, doymuş
(Far-be) canlı, koyu, kuvvetli; leh bin ~. Karnım tok (od. doydu). leh bin zum Platzen ^. Of patlayacağım, sich ^ essen doyuncaya kadar yemek; boğazım (od. karnım) doyurmak; et. ^ bekommen (haben) bşden gına getirmek; usanmak, usanç getirmek, bşden doymak, bıkmak; gık demek; Er hat sich einmal ordentlich ~ getrunken. Kanın caya kadar içti. sich nicht ^ sehen können (an) seyrine doyamamak; temaşasına doyum olmamak
biau koyu mavi
dampt m techn. kuru istim

SALTA : German Turkish

(-spiel) n salta oyunu

SALTO : German Turkish

m havada perende atma; ^ mortale m l. mükerrer ve çok tehlikeli olan perende
fiğ. çok muhataralı iş