Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
VEREINSWESEN : German Turkish

n kulüpcülük

VEREINT : German Turkish

: mit
en Kräften kuvvetleri birlestirerek; imece ile

VEREINZELN : German Turkish

ayirmak, tecrit etm.
t l. (zerstreut) da^mik
(isoliert) tecrit edilmis; izole, münferit
(selten) nadiren; pek ender olarak; tek tük; sporadik

VEREISEN : German Turkish

(tr.) med. hissini iptal icin kloretil enjeksyonu yapmak; (intr.) buz baglamak; donmak
t l. med. (Gewebe) narkotize
buzlu; buzia örtülü

VEREITELN : German Turkish

l. akamete ugratmak; akim birakmak; bosa cikarmak; neticesiz kilmak; capanz vermek
(Hoffnungen) b-nin ümitlerini mahvetmek
(unterbinden) bsi önlemek; bse mani olm

VEREITERN : German Turkish

irinlenmek, cerahatlanmak
t irinli. cerahatli, klyht

VEREKELN : German Turkish

(j-m et.) b-ni bsden tiksindirmek, bezdirmek; b-ne bsden igrenclik vermek; j-m das Leben ^ b-nin kämm kurutmak

VERELENDEN : German Turkish

sefalete düsmek

VERENDEN : German Turkish

telef olm., gebermek, zibarmak
et geberik

VERENGERN : German Turkish

daraltmak, darlastirmak; sich ^ daralmak, darlasmak 2(er)ung / l. darlasma, daralma
med. tazayyuk, stenoz
(der Fahrbahn) (Warnschild) daralan yol

VERERBEN : German Turkish

(j-m et.) l. b-ne bsi (miras olarak) birakmak
hum. F hediye etm.
(Krankheit) gecirmek. nakletmek, bulastirmak; sich ^ (auf) b-ne (irsen) intikal etm., gecmek
lieh l. (irsen) intikal edebilir
(Krankheit) gecirilebilir, bulastirabilir
t irsi, mevrus, atavik, kalit-sal; et. ^ bekommen miras almak 2ung / veraset, kalit (-im), soyacekim, irs(-iyet); durch ~ irsen °ungs.lehre / veraset ilmi; kalitim bilimi; genetik, jenetik

VERERZEN : German Turkish

geol. minerallestirmek; ham maden haline sokmak

VEREWIGEN : German Turkish

ebedllestirmek, bengile(stir)mek; sich ^ F l. ismini bir yere kaydetmek (od. kazimak)
(hum.) (Hund, Pferd usw.) aptes bozmak; defi hacet etm., diskilamak
t müteveffa, merhum, rahmetli, cennetme-kän; der
e Führer (Atatürk) Ebed! §ef

VERFALL : German Turkish

m l. inkiraz, zeval, sukut
(Entartung) tedenni, tereddi, soysuzlasma, yoziasma, dekadanlik, dekadans, gerileme
(e-s Hauses) bakimsizlik; (stärker): inhidam temayülü
(körperlicher) inhitat, inginlik, zayiflama
(e-s Rechtes) sukut, düsme
(e-s Wechsels) vade (günü)
(Fristablauf) mühlet sonu
(von Banknoten, Münzen usw.) gecmez olma; meriyetten düsme; in ^ geraten s. verfallen (I)

VERFALLEN : German Turkish

(II) (Adj.) l. yikik, harap. viran
(Gebäude) mailiinhidam, müsrifiharap, göckün, yikkm, cökkün
(Gesichtszüge) cökmüs
(Fahrschein usw.) müddeti bit-mis
(e-m Laster) müptelä, düskün
(Banknoten usw.) gecmez; meriyetten düsmüs; yürürlükten kaldinl-mis

VERFALLSPERIODE : German Turkish

(kulturell) inhitat devri
tag m;
zelt/vade günü

VERFANGEN : German Turkish

l. (wirken) üzerinde tesir häsil etm.; b-ni müteessir etm.
(nützen) faydasi dokunmak; sich ^ l. tutulmak; takilip kalmak
(mit dem Fuß in et.) köstek-lenmek; ayagina bir engel takilmak
(in Widersprüchen) birbirini tutmayan sözleriyle yakalanmak
TängHch l. (verdächtig) süpheli
(gefährlich) tehlikeli
(anstößig) ahläka mugayir; ayip, müstehcen; yakisik almaz

VERFASSEN : German Turkish

yazmak; kaleme almak; telif etm. °er(in/)m va-zan, yazar; eser sahibi; müellif; der ^ des Briefes (Artikels) mektup (bzw. makale) sahibi

VERFASSUNG : German Turkish

l. hal, ahval, durum, vaziyet, sartlar
(seelische) haleti ruhiye; maneviyat; kuvvei maneviye
pol. kanunu esas?; esas teskilät kanunu; teskiläti esasiye (kanunu); anayasa °s.mäßig anayasal, mesruti;
e Rechte anasal haklar; hukuku esasiye
s.recht n esas teskilät kanunu; esasi hukuk; esasiye hukuku °s.widrig anayasaya aykin;
e Handlung anayasa disi hareket
S.Widrigkeit/ anayasaya aykinlik

VERFAULEN : German Turkish

cürümek, tefessüh etm.
en

VERFECHTEN : German Turkish

(Meinung) müdafaa etm., tervic etm. 9er(in/) m mücahit, davaci, militan

VERFEHLEN : German Turkish

l. (Gelegenheit, Zug usw.) kacnmak, bse yetis-memek
(Ziel) a) (Geschoß) isabet etmemek b) (Schütze) isabet ettirmemek c) (Zweck) maksada uymamak
(Weg) yolunu sasirmak; yanlis yola sapmak
(Beruf) yanlis bir mesiek secmek
(Thema) belirtilen bir konu üzerinde söz söylememek, yazi yazmamak
(Wirkung) • tesirsiz kalmak; nicht ^" et. 211 tun bsi yapmaktan geri du.mamak; bsi yapmakta kusur etmemek; sich ^ l. (einander) birb yle bulusamamak; birbirine rastlama-mak
(selbst) suc islemek; yolsuzluk etm.
t yanlis; maksada uymayan; yerinde olmayan;
e Sache basansiz-hk, muvaffaklyetsizlik; fiyasko °ung f suc, kabahat, cürüm, taksir; sich
en zuschulden kommen lassen:
en begehen l. suc islemek; kanuna aykin hareket etm.
(an Geld) parayi zimmetine kacirmak; ihtiläs etm
(allg.) yolsuzluk etm

VERFEINDEN : German Turkish

aralanni acmak (bozmak); sich ^ (mit) ara-lan acilmak; b-le düsman kesilmek; bozusmak
et bo-zusuk, küsülü, dargin 9ung / bozusukluk, nifak; düsman kcsilme; e-e ^ herbeiführen bozusturmak

VERFEINEM : German Turkish

inceltmek, naziklestirmek, tasflye etm.. düzelt-mek; sc/i^incelmek, naziklesmek;musaffa haie gelmek; düzelmek

VERFEMEN : German Turkish

l. kanun disi etm.
(eesetlschaf flieh) boykot etm.
(et.) takbih etm