Germany
EINBEGREIFEN : German Turkish
icine almak; einbegriffen dahil oldugu halde
EINBEHALTEN : German Turkish
alikoymak, tevkif etm
EINBEINIG : German Turkish
tek bacakli
EINBERUFEN : German Turkish
l. (Versammlung) ictimaa davet etm.; toplan-tiya cagirmak; celp etmek
mil. siläh altina cagirmak 9ung / l. toplanti davetiyesi; celpname
askere davet; cagn
EINBESCHRIEBEN : German Turkish
-fs Vieleck matli. ic cokgen; dahilen mersum mudalla
EINBETONIEREN : German Turkish
etonlamak
EINBETTEN : German Turkish
yatirmak; eingebettet: ~ sein (in)
.. tarafindan kusatilmi§ olm.; bsin icerisinde yerlesmi§ bulunmak
EINBETTKABINE : German Turkish
tek kusetli kabin
zimmer n (Hotel) tek yatakli oda
EINBEULEN : German Turkish
yamnyumru etm., kamburlastirmak
EINBEZIEHEN : German Turkish
icine almak; dahil etm., mutazammin olm., tesmil etm., sümullendirmek 9bezogensein n log. icinde-leme; dahil bulunma
EINBIEGEN : German Turkish
l. (tr.) iceri kivirmak (od. bükmek)
(intr.) sapmak
EINBILDEN : German Turkish
sich ~ l. (et.) tahayyül etm.; hayal kurmak
(sich dünken) k-ni bs zannetmek
(bei Verdacht od. Angst) kuruntulara kapilmak; tevehhüm etm.; (oldugu) vehminde olm.
(stolz sein) magrur olm.
(auf et.) k-ne b§den gurur payini cikarmak; bsle iftihar etm.; bse gururlanmak; sich viel ~ k-den cok sey beklemek; mezi-yetlerini cok begenmek; k-ne fazia klymet vermek; sich et. fest und steif ^
.. ädeta bir fikrisabit haiini almak; Bilde dir nur keine Schwachheiten ein! F Hayallere ka-pilmal s.a. eingebildet. °ung f l. (Phantasie) tahayyül, hayal (-hane), hulya
(unbegründete Vorstellung) tevehhüm, vehim, kurgu, malihulya, zuum, kuruntu
(Halluzination) fiksiyon
(Dünkel) azamet, nahvet, kibir, hod-pesentlik, kurum; Seine Krankheit ist weifer nichts als ~. Hastaligi kuruntudan ibarettir. 9ungs.kraft /;
s.vermö-gen n muhayyile, imgelem, hayalgücü
EINBINDEN : German Turkish
l. (Buch) ciltlemek bzw. kaplamak
(in ein Tuch) icine sanp baglamak; cikinlamak •
EINBLASEN : German Turkish
l. icerisine hava üflemek
fig. telkin etm.; b-ne bsi inandirmak
Seh. kulagina fisildamak ^bläse^ m s. Ohrenbläser
EINBLAUEN : German Turkish
(Wäsche) camasin civitlemek
EINBLEUEN : German Turkish
l. kafasma (beynine, fikrine) sokmak (mihlamak, mustalamak); zoria ögretmek
(einschärfen) ihtar, tem-bih etm
EINBLICK : German Turkish
m l. (ungewünschter ~ von e-m Grundstück in ein anderes) havale
(flüchtiger) bakis; atfi nazar
(Kenntnis) vukuf, vakiflik, ittila; ~ gewinnen (in) bse ittila häsil etm. (od. kesp etmek); sich ~ verschaffen k-ne görme (od. arastirma) imkänmi saglamak
linse / göz cami; adesei ayniye; oküler
EINBOHREN : German Turkish
urgulayarak delik acmak; sich ^ l. delerek icine nüfuz etm.; kendisine bir delik acarak oraya yerlesmek
fig. sokulmak, nüfuz etm., girmek
EINBOOTEN : German Turkish
sandala bindirerek gemiye götürmek; sich ^ san-dala binmek
EINBRACHT : German Turkish
gecim, vifak, sulh; dirlik düzenlik, bans(-hk), imtizac, ittifak, ahenk, harmoni, birlik 9trächtig (va.a. einträchtiglich) gecimli, imtizach, mutabik, müttefik,dü-zenli, ahenkli, harmonik; ^ zusammenleben (mit) b-le gecinmek
EINBRECHEN : German Turkish
(tr.) l. (Tür) kapiyi zorlamak
(Wand) yikmak (intr.) l. (in ein Geschäft, Haus usw.) dükkäm acmak; b-nin evine (hirsizlik icin) girmek
(einsinken) cökmek, batmak
(einstürzen) yikilmak, kinimak, inhidam etm.
(in ein Land) istilä etm.
mil. cepheyi yarmak; düsmamn hatlanna girmek; zoria iceri girmek; gedik acmak
(Nacht usw.) ansizin cökmek
end:bei
er Dunkelheit ortalik karanrken 2er m cebren (bir yere) giren hirsiz; zorlu hirsiz; V: cilingir, tufaci, duvarci, minareci
EINBRENNE : German Turkish
(Kochkunst) yag icerisinde hafifce kizartilarak su veya süt ile kanstinlan un Qn (tr.) l. daglamak; kizgin demirle bir isaret damgalamak
(Kochkunst) saica veya corbayi (,,Einbrenne" vasitasiyle) koyulas-tirmak
(Sonne) yakmak, esmerlestirmek; (infr.) (Haut, Arme usw.) yanmak, esmerlesmek
EINBRINGEN : German Turkish
iceri getirmek
(Gewinn) kär (irat) getirmek
(Antrag) pari. takrir vermek
(Gefangene) mil. esir almak
(die Ernte) mahsulü kaldirmak
typ. (Zeilen) satir kazandirmak; wieder ~ (Verlorenes) teläfi etm. Das bringt nichts ein. Bu, bes para etmez. Bu, idare etmez. eingebracht:
es Gut jur. sahst mallar
lieh kärli, kazancli, verimli, semerei i
EINBROCKEN : German Turkish
l. icine (ekmek) ufalamak
fig. (j-m bzw. sich et.
) b-nin (bzw. kendi) basma beläli bir i§ acmak; Was man sich eingebrockt hat, muß man auch auslöffeln. Kö-pegi öldürene sürütürler. Spr. Da hat er sich ja et. Schönes eingebrockt f Yedigi naneye baki
EINBRUCH : German Turkish
m l. zoria giris (od. hirsizlik)
(Einsturz) yikilis, inhidam
(Invasion) istilä
mil. cökertme; gedik acma
(der Dunkelheit) karanlik basmasi; e-n ~ verüben (in e-m Geschäft) dükkäm acmak; e-n^ erzielen mil. girme yapmak
s.diebstahl m eve girip hirsizlik etme; ev hir-sizligi; V: tufacilik
stelle / mit. girme yeri; cökertme
rahalli; cep, gedik, rahne
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani