Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
EINDRUCKSFÄHIG : German Turkish

hisli, duygulu
voll tesirli, müessir, doku-nakli, empozan, heybetli

EINDRÄNGELN : German Turkish

sich ^ pej. ite kaka bir yere girmek

EINDRÄNGEN : German Turkish

(intr.) (auf j-n) (Erinnerungen usw.) akhna gelmek; sich ~ sokulmak, tikilmak; ite kaka girmek

EINDRÜCKEN : German Turkish

l. sikarak icine sokmak
(Front) mil. cepheyi yarmak, cökertmek, bozmak
(Fensterscheibe usw.) kirmak
(Sporen) atl mahmuzlamak
(Brustkorb) ezmek
(Spur, Stempel usw.) iz birakmak; damga vurmak; kalibim basmak; eingedrückt l. (verbeult) yam-nyumru
(Nase) cotur
(Front) mit. cökük
lieh seit. s. eindrucksvoll: eindringlich

EINDUSELN : German Turkish

F uyuklamak

EINDÄMMEM : German Turkish

(intr.) uyuklamak

EINDÄMMEN : German Turkish

l. set, bent ile kapatmak
fig. set cekmek; önünü almak; ket vurmak; önlemek

EINDÖSEN : German Turkish

s. eindämmern

EINDÜBELN : German Turkish

tikac (takoz, tapa) ile tespit etm.; civilemek

EINE : German Turkish

s. ein

EINEBNEN : German Turkish

düzeltmek, düzlemek, tesviye etm., hakla yek-san (od. yerle bir) etm. 9ung / nivelman

EINEHE : German Turkish

monogami; in ~ lebend tekevli, monogam

EINEIIG : German Turkish

(Zwillinge) tek bir yumurtaciktan dogan; omozigot

EINEINHALB : German Turkish

ir bucuk

EINEN : German Turkish

s. einigen

EINENGEN : German Turkish

l. daraltmak, tahdit etm.
(drosseln) kismak
(zusammenpressen) sik(istir)mak; eingeengt gel.a. yersiz; Die Stadt liegt ~ zwischen hohen Bergen. Sehir, yüksek daglar arasmda mahsur bir vaziyette bulunuyor

EINER : German Turkish

s. ein, man ° m l. tek cifte yans kayigi; skif
pl.math. sade birimler bölügü ~lei n yeknesaklik, monotonluk, biteviyelik
lei l. (gleichartig) aym neviden (od. cinsten); mütecanis
(eintönig) yeknesak, monoton
hep bir; önemsiz; Es ist mir ~. Bence müsavi (od. hepsi bir).~ wer (was usw.) kirn (ne v. s.) olursa olsun

EINERNTEN : German Turkish

l. (Ernte) mahsulü kaldirmak (od. toplayip derambar etm.)
(Lob) F takdir ve tahsine mazhar olm

EINERPASCH : German Turkish

m Wü. hepyek

EINERSEITS : German Turkish

ir taraftan, bir cihetten; •~
.. andererseits bir taraftan (od. yandan)... bir taraftan (od. yandan) da

EINERSTELLE : German Turkish

math. birimler (od. birler) hanesi

EINESTEILS : German Turkish

s. einerseits

EINEXERZIEREN : German Turkish

siki talim ve terbiye etm.; alistirmak

EINFACH : German Turkish

l. basit, adi, bayagi
(einzeln) tek, münferit
(schlicht, bescheiden) duz, sade, mütevazi, tekellüfsüz, iddiasiz, kibirsiz, boyasiz. alcakgönüllü; köylü agzi; sansiz söhretsiz; babayar.l
(leicht) a) kolayca b) (leicht verständlich) kolayca anlasilir c) (elementar) elemanter, iptidat
(absolut) salt, mutlak
(einmalig) bir defa(-lik)
(Mahlzeit) idareli
(Adv.a.) tarn manasiyle
(nur) F mücerret;
er Satz gr. basit cümle; yalm tümce;
er Soldat rütbesiz asker; nefer, er; als
er Soldat neferlikle;
e Buchführung H basit defter tutma usulü;
e Pastete (ohne Füllung) sade börek;
er Abgeordneter (ohne Amt) sira milletvekili;
er Brief adi mektup;
er Konkurs jur. adi ififis; So ~ is/ das ja nun nicht!
tsin icinde is var.
Boya küpü degil ya hemen daldinp cikarasm! ganz ~ düzcesi, düpedüz, basbayagi; kotay kolay; Das ist doch ganz ~ zu verstehen! Akil var izan var. ~ um dich zu ärgern mücerre» seni kizdirmak icin °heit/vgl. einfach

EINFAHREN : German Turkish

(tr.) \\. vasita ile getirmek (bzw. götürmek)
(Ernte) mahsulü kaldinp ambara almak
(Zugtiere) arabaya,alistirmak
(Auto) motörünü alistirmak
(Fahrgestell bei Flugzeug) icine cekmek (od. kaydirmak); (intr.) l. bir yere vasita ile gelmek (öd. girmek)
(Zug) istasyona girmek
(Bergleute) maden kuyusuna inmek; Jeder hat seine Winterkohle eingefahren. Herkes kislik kömürünü yigdi. eingefahren (Pferd) ögür Qi f l. giris
ini§
(Torweg) araba kapisi; gecit, methai
(Hafen-) bogaz, agiz