Germany
EINKOCHEN : German Turkish
(intr.ltr.) kaynayarak azal(t)mak, koyulas(tir)-mak; (tr.) l. (Marmelade) recel yapmak
(eindosen> konserve kutusuna koymak; konserve etm
EINKOMMEN : German Turkish
l. (Geld) tahsil edilerek kasaya girmek
(bei j-m um et.) b-ne bs icin basvurmak, müracaat etm.
(Sport) hedefe varmak
(j-m) z. va. aklina gelmek 2 n gelir, irat, varidat °steuer / gelir vergisi Ssteuerer-klärung / gelir vergisi beyannamesi
EINKORN : German Turkish
(-weizen m) n bot. kaplica bugday; kücük kizil bugday
EINKRACHEN : German Turkish
F l. gürültü ile yikilmak
(ins Eis) cökmek, batmak
EINKRALLEN : German Turkish
sich ^ tirnak, pence v.s. y» bse gecirmek
EINKRATZEN : German Turkish
kaziyarak icine (isim v.s.) yazmak einkreisen etrafmi (od. halka) cevirmek (od. sarmak); ihata etm.; cember icine almak; kusatmak 2ung / mil. cember(-leme hareketi) 2ungs.ring m mil. ihata cemberi 9ungs.polltik / cember(-leme) siyaseti
EINKUPPELN : German Turkish
techn. l. baglamak, bitistirmek, raptetmek
(Motor) ambreyaj yapmak; ambreye etm
EINKÖPFEN : German Turkish
Fb. tosla gol yapmak
EINKÜNFTE : German Turkish
pl. gelir, varidat, irat; über hohe ^ verfügen cok gelirli olm
EINLADEN : German Turkish
l. (et.) yüklemek; icine doldurmak
(j-n) davet etm., cagirmak; (für längere Zeit) misafirlige davet etm.
end davetkär, cazip, cazibeli, alunli °ung / l. davet, cagn
(schriftliche) davetiye, davetname
EINLAGE : German Turkish
l. allg. icine konulan parca
(Schuh0) mantar taban bzw. (Stütze) destek
(Kapital) sermaye, aport
(Bank2) yatinlan para
(beim Spiel) dav
(bei Kleidern) omuz yastigi bzw. i^ astar
(e-r Zigarre) bir puronun icindeki tütün
Th. usw. ara piyes; ara nagme
mus. enterlüt
(Zahn-) inuvakkat dolgu
(Sup-pen2) garnitür
(in Paket od. Brief) ek, iiäve
(-n p/.) (Bank9) mevduat, tevdiat, makbuzat, mehuzat
EINLAGERN : German Turkish
depo etm., ambarlamak, derambar etm. ^ung/ l. stokaj
geol. arakatki
EINLASSEN : German Turkish
l. iceri almak (birakmak, kabul etm.)
naut. ıskacaya oturtmak
(einfügen) icine gecirmek; lambalamak, yerlestirmek, kakmak
(Wasser usw.) icine akitmak
(einbauen) duvar icine gömmek; sich mit j-m ~ l. (Beziehungen anknüpfen) münasebete girismek; pej. asmalik etm.
(in Kontroverse) tartismak, münakasa etm.
(m. e-m unverträglichen Menschen) kedi ile harara girmek
(in Wettbewerb treten) b-le asik atmak
(in Streit) kavgaya tutusmak; sich ~ auf l. bse yanasmak
(unsicheres Unternehmen) yas tahtaya basmak
(Wettkampf) b-le yansa kalkmak
(nicht) bsden cekinmek, bsi reddetmek
(nicht auf Fragen) sorulan suallere cevap vermemek; Auf so etwas läßt er sich nicht ein. 0 taraklarda bezi yok. 0, böyle islere yanasmaz. eingelassen (Schrank, Badewanne usw.) gömme
EINLASSUNG : German Turkish
fjur. davaya cevap
EINLAUF : German Turkish
m l. (Post0) varide, mevrude; gelen mektuplar
(e-s Dampfers) limana girme
med. tenklye, lavman, ihtikan, siringa °en (intr.) l. gelmek, vürut etm., var-mak, vasil olm., girmek
(Schiff, Zug) limana {bzw.. istasyona) girmek
(Stoff) daralmak, cekmek, kisalmak, toplanmak, kücülmek
(Wasser usw.) icine akmak; (tr.) l. (j-m das Haus, F die Bude) F b-nin esigini asmdirmak
(Schuhe) kullana kullana ayaga uydur-mak; sich ^ (Maschine) yoluna gelmek; muntazaman islemek
suppe / (etwa): ogmac
EINLAUGEN : German Turkish
ogatali suya batirmak einläuten bsin basladigini can calarak bildirmek
EINLAß : German Turkish
m l. (Ort) giris yeri; methai, antre
(in e-m Tor) kapi kuzusu
(Einlassen) iceriye alma; kabul
EINLAßHAHN : German Turkish
m iceri akitma muslugu; ithal muslugu
karte/ giris karti: duhuliye bileti
röhr n iceri akitma borusu; alici boru; giris (od. ithal) borusu
EINLEBEN : German Turkish
sich ~ bir yere (bse) alismak; ünsiyet peyda etm
EINLEGEARBEIT : German Turkish
kakma (isi); kakmacilik; marketri Qn l. icine koymak (yerlestirmek, takmak, gecirmek)
(bei Einlegearbeit) kakmak
(Geld) yatirmak
(Nahrungsmittel) salamura, tursu, recel yapmak; (Weinbeerblätter) yaprak kurmak
(Berufung) jur. davayi istinaf etm.
(Verwahrung) itiraz. protesto etm.
(Fürbitte) sefaat etm.
(Ehre) seref kazanmak; yüzünün aki ile cikmak
(e-e Pause) mola vermek; istirahat yapmak
(Holz, Kohlen) sobaya atmak
(hinzufügen) katmak, iiäve etm.
(in e-n Brief) ilistirmek
(bei j-m ein gutes Wort für j-n ~) b-nin nezdinde b-nin lehine tavassut etm.
(die Lanze) mizragi b-ne tevcih etm.
(e-e Lanze für j-n ^)fig. b-ni müdafaa etm.
(Riemen ~!) (naut. Kommando) Puta kürekl eingelegt: mit Elfenbein
es Schmuckkästchen fildisi kakmall cekmece;
e Weinbeerblätter salamura yaprak
sohle / mantar taban
stück n apiik
EINLEITEN : German Turkish
l. (vorbereiten) hazirlamak
(arrangieren) tertip, tanzim etm.
(beginnen) baslamak, acmak;/ig. pesrev calmak 4* (Verhandlungen) müzakerelere girismek
(neue Zeit) devir acmak
(Gerichtsverfahren) dava {käme etm.
end mukaddeme kabilinden °ung/l. mukad-deme, önsoz, dibace, methai, giri§
(Anfang) baslangic, iptida
(Vorspiel) pesrev, prelüt, uvertür
jur. ikame, ac(il)ma
EINLENKEN : German Turkish
l. bir tarafa sapmak
fig. (muhatabmi teskin icin) nagmeyi degistirmek, baska perdeden konusmak
EINLESEN : German Turkish
sich •~ okuyarak ünsiyet peyda etm
EINLEUCHTEN : German Turkish
-nin zihnine girmek; aklina sigmak (od. kestirmek) Das will mir nicht; ~. Buna aklim ermez.. Bunu makul bulmuyorum.
d meydanda, belli, asikär, zahir, bedihi, ayanbeyan; akla yakin; sayam kabul
EINLIEFERN : German Turkish
l. teslim etm.
(auf der Wache) karakolluk etm. posta etm.
(ins Krankenhaus) hastaneye birakmak ^ungs.schein m teslim (od. makbuz) senedi; resepise
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani