Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
EINLIEGEND : German Turkish

s. beiliegend

EINLOCHEN : German Turkish

l. F hapse sokmak, delige tikamak
(Golf) hafif vurusla topu delige sokmak

EINLOGIEREN : German Turkish

(bzw. sich —) b-ni (k-ni) bir yere misafir etm.; yerles(tir)mek

EINLULLEN : German Turkish

l. (in Schlaf) ninni ile uyutmak
flg. (in Sicherheit wiegen) sersemlestirmek, uyusturmak
fig. (durch Versprechungen) b-nin gözünü baglamak

EINLÖSEN : German Turkish

l. (Pfand) rehinden kurtarmak
(Wechsel) (bede-lini) ödemek
(Scheck) tediye, tahsil et(tir)mek
(sein Wort) sözünü yerine getirmek; bir sözün altmda kal-mamak

EINLÖTEN : German Turkish

lehimleyerek tespit etm

EINMACHEN : German Turkish

l. (in Essig) tursu yapmak
(Marmelade) recel, marmelat yapmak
(in Dosen) konserve yapmak 2glas n kavanoz 2zucker m recellik seker

EINMAL : German Turkish

l. bir defa (kere, sefer)
(e-s Tages) günün birinde
(einst) vaktiyle, evvelce Es war ~
.. Bir varmis bir yokmus evvel zaman icinde
..; nicht ~ hatta
.. (bile) degil; Stellen Sie sich ^ vor:
.. Düsününüz bir kere; ~ ist keinmal. Bir defadan bir sey cikmaz. Bir cicekle yaz olmaz. noch ^ bir daha; tekrar, gene; Es ist nun ~ geschehen! Ne yapalim olan oldu! So ist das Leben nun ~. Hayat bu ya! ~ hier, ~ da, ~ woanders çat orada çat burada cat kapi arkasinda; •~ und nie wieder! (Gelöbnis) Tövbeler tövbesi! Besucht uns doch ~ ! Bir yol bize ugrayın! Er schaute ~ ihn, ^ mich an. Bir ona, bir bana bakti. Nun schau dir ~ dieses hübsche Mädchen an! Güzele gel (od. bak) güzele! Er ist noch ~, so alt wie ich. Benden bir misli daha yasli. auf ~ l. (plötzlich) ansizm, birdenbire, pattadak
(zugleich) hep beraber; birden; aym zamanda
(bezahlen) bir tahtada
(aufessen, leertrinken) bir oturusta ~eins n (Tabelle) kerrat cetveli; carpim tablosu; großes (kleines) ~ bilesik (adi) carpim
ig l. bir defalik; yegäne. tek
(unvergleichlich) emsalsiz, essiz; misli menendi görülmemls
(nicht wiederkehrend) tekerrür etmeyen;
e Gelegenheit bir kere ele gecen firsat

EINMANNGESELLSCHAFT : German Turkish

jur. tek adam sirketi
sage / naut. sivasa

EINMARINIEREN : German Turkish

salamuraya yatirmak

EINMARKSTÜCK : German Turkish

n bir markhk gümüs para

EINMARSCH : German Turkish

m mil. duhul, giris 21eren dahil etm.; icine gir- mek

EINMASTER : German Turkish

m tek direkli gern!

EINMAUERN : German Turkish

l. bs.in etrafina duvar 9ekmek
(in e-e Mauer einlassen) duvann icine gömmek

EINMEIßELN : German Turkish

oyma kalemiyle icine hakketmek

EINMENGEN : German Turkish

kanstirmak, katmak, mezcetmek; sich in et. ^ bse kansmak, dahletmek, müdahale etm.; burnunu (od. parmagini) sokmak; el atmak; parmak kanstirmak

EINMIETEN : German Turkish

l. (j-n bzw. sich) bir baskasi veya kendisi icin b-den bir ev (oda) kiralamak
(Feldfrüchte) cukura (kuyuya) yerlestirmek; cukurda saklamak

EINMISCHEN : German Turkish

s. einmengen. Was hast du dich denn hier einzumischen? Sana ne oluyor da kansivorsun ? Sen neci oluyorsun? sich überall ~ meydana düsmek; sich nicht ~ uzaktan bakmak 9ung / müdahale, kansma

EINMONATIG : German Turkish

l. bir aylik
bir ay süren
lieh ayda bir

EINMOTORIG : German Turkish

tek motörlü

EINMOTTEN : German Turkish

naftalinlemek

EINMUMMELN : German Turkish

(bzw. sich ^) sicak ve yumusak esvaplara bürü(n)mek

EINMÜNDEN : German Turkish

l. (Straße) cikmak, ulasmak
(Fluß) dökül-mek 2ung/agiz; döküldügü yer

EINMÜTIG : German Turkish

müttefik(-an), muttehjt, birlikte; hep bir agizia; agzi bir; tek adammiscasina 2keit/ittifak» ara; oy birligi

EINNAGELN : German Turkish

civileyerek tespit etm