Germany
EINSEGNEN : German Turkish
el. l. takdis etm.
(christl. Kinder) kilise ce-maatine merasimle kabul etm.
(mohammedanischen Toten) cenaze namazim kilmak
EINSEHEN : German Turkish
l. icine bakmak
(prüfen) gözden gecirmek; göz gezdirmek; tetkik, muayene etm.
(verstehen) anlamak, kavramak, müdrik olm.
mil. tarassut altmda bulundur-mak
(daß jemand recht hat) b-nin dedigine gelmek
(sein Unrecht) haksizligini tanimak; Vom gegenüberliegenden Haus kann man unseren Garten ~. Karsiki evin bizim bahcemize nezareti var. Q n: ein ~ haben insafi idrakiyle mezcetmek; lakirdi anlamak; insafetm
EINSEIFEN : German Turkish
l. sabunlamak
flg. F aldatmak, V: kafese koy-mak
EINSEITIG : German Turkish
l. tek tarafli; pol.a. unilateral
(parteiisch) tarafli, tarafgir
(beschränkt) mahdut; tek cepheli;
e Liebe iki basli olmayan bir muhabbet; nur ^beschriebene Blätter pl. yalniz birer yuzüne yazilmi§ kägitlar;
e Kopfschmerzen pl. yanm basagnsi 2keit/(tek) taraflihk; tarafgirlik; görüs darligi
EINSENDEN : German Turkish
s. einschicken; s.a. eingesandt
EINSENKEN : German Turkish
l. banmak, batirmak
(Sarg) tabutu kabre indirmek
(Pflanzen) daldirmak 2ung / (des Bodens) inhitat, alcalma
EINSETZEN : German Turkish
(tr.j l. icine koymak, gecirmek; (Zahn, Fenster, Mast, Nadel usw.) takmak
(Geld beim Spiel) kumarda para koymak, miza etm.
s. einfügen
(in die Zeitung) derc etmek
(gründen) kurmak, tesis etm.
(in ein Amt) tayin etm., yerlestirmek
(j-n als Erben) b-ni k-ne väris yapmak
mit. harekete gecirmek; cepheye (od. muharebeye) sokmak
(aufwenden) kullanmak, sarf etm.
(Leben) hayatini tehlikeye koymak, riske etm.
(Pflanzen) dikmek
(in e-e Rechnung) dahil etm.
(Edelstein in Ring) kaslamak; sich ~ l. (für et.) bse taraftar olm.; bsin müdafiligini yapmak; bsi tervic etm.
(für j-n) desteklemek, himmet etm., kayirmak, ilti-mas etm.; iyiligine (od. lehinde) söylemek; b-nin gay-retini gütmek; sefaat etm.; (intr.) l. mus. kapmak, atake etm., ataklamak
(anfangen) baslamak; Der Frühlinghat eingesetzt, tlkbahar girdi. Der Winter setzte plötzlich ein. KIS patladi (od. ansizin catti). Als wir aufbrachen, setzte ein furchtbarer Regen ein. Yola cikarken bir yagmurdur aldi. Die Wehen haben eingesetzt. Agnsi tuttu. Starke Kälte hat eingesetzt. Soguklar bastirdi. Wen sollen wir dafür ~? Bu ise kimi koyacagiz? Fensterscheiben ^ pen-cereye cam gecirmek; Frost hat eingesetzt. Hava dona cekti
EINSICHT : German Turkish
vgl. einsehen; endlich zur ~ kommen ayagi suya ermek; Ihm fehlte die ~ in die Zusammenhänge. 0, müna-sebetlerini anlamaktan äciz kaldi. 21g; 2s.voll anlayisli, izanli, makul, muhakemeli, idrakli; akli basinda
nähme /: zur ^ ittila husulü icin; tetkik edilmek üzere
EINSICKERN : German Turkish
yavas yavas yerin icine gecmek, nüfuz etm., sizmak (a.mil.), teressüh etm. Q n sizinti, teressüh; eingesickert:
e Truppen mit. sizinti
EINSIEDELEI : German Turkish
inzivagäh; itikäf yeri; kesis zaviyesi
EINSIEDEN : German Turkish
s. einkochen
EINSIEDLER : German Turkish
m münzevi, kesis; täriki dünya; 2isch münze-viyane; täriki dünya gibi; tek basina; merdümgiriz
klause/üzletgäh, inzivagäh
leben n üzlet, inziva; ein ^ führen münzevi yasamak; inzivaya cekilmek
EINSILBIG : German Turkish
l. tek heceli; monosilap
(wortkarg) az konusan; sesi cikmaz; suskun, sükuti
(kurz) lakonik
EINSINGEN : German Turkish
(tr.) l. (Chor) sarki söyleterek sesleri birbirine uydurmak
(Kind in Schlaf) ninni söyleyerek uyutmak; sich ^ sarki söyleyerek sesini terbiye etm
EINSINKEN : German Turkish
l. (in et.) bse batmak, dalmak, saplanmak, gark olm.
(Boden, Straße) alcalmak, cökmek
(Augen) cukurlanmak
(in den Boden) yere batmak; eingesunken l. cökken, cökkün, cökük
(Auge) sokur
EINSITZEN : German Turkish
(tr.) üstüne oturarak bsi cökertmek, cukurlastir-mak (intr.), (hapishane v. s.de) yatmak; s.a. eingesessen
EINSITZER : German Turkish
m (Auto, Flugzeug usw.) tek kisilik tasit
EINSPANNEN : German Turkish
l. germek
(festlegen) tespit etm.
(Pferde, Wagen) arabaya kosmak
(j-n) b-ni ise kosmak; b-den istifade etm.
(j-n fester ~) gemini kismak
(Blatt in Schreibmaschine) yazi makinesine gecirmek; eingespannt ~ sein (in et.) fig. bse bagli olm
EINSPAREN : German Turkish
l. bsden tasarruf etm., biriktirmek
(Zeit) vakit kazanmak 2ung/tenkih, tasarruf; zur ~ von Wolle yünden tasarruf edilmek üzere
EINSPERREN : German Turkish
l. kapamak, kilitlemek
(ins Gefängnis) hapse atmak; tutuklamak; V: delige tikmak
(Hühner) ta-vuklan kümese kapamak
(Vogel in Käfig) kafese koymak; eingesperrt: tutuklu, mahpus; ^ sein bir yerde kapall bulunmak
EINSPIELEN : German Turkish
(tr.) l. (M.i.) kullana kullana sesini ayarlamak, düzeltmek
(Film; viel Geld) cok kazanc saglamak; sich ~ l. esofman yapmak
(aufeinander) birbirine alis-mak
(Sport) formunu kazanmak
(Betrieb usw.) yolunda olm.; normallesmek
(auf j-n) b-ne uymak
EINSPINNEN : German Turkish
tr. l. etrafini bir örgü ile sarmak
F delige tikmak; sich ~ l. (Raupe) kozasim örmek; krizalitlesmek
(Menschen) tecerrüt etm.; dünyadan el cekerek kendi düsüncelerine dalmak; inzivaya cekilmek
EINSPRACHE : German Turkish
s. Einspruch
EINSPRECHEN : German Turkish
l. (bei j-m) b-ne ugramak, müracaat etm.
(Trost) b-ni teselli etm.
(Mut) cesaretlendirmek
(auf j-n) b-ni lafa tutmak; lakirdiya bogmak; ögüt verip durmak
EINSPRENGEN : German Turkish
(tr.) l. (Bügelwäsche) üzerine su serpmek; tav vermek
geol. icine kanstirmak, dagitmak; (intr.) (auf j-n) düsman üzerine dörtnala saldirmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani