Germany
ENTEILEN : German Turkish
kacmak; gecip gitmek
ENTEISEN : German Turkish
(Flugzeug) kanatlanmn buzlanmasmi önlemek
ent (Mineralwasser) demiri alinmi§ 2ungs.anlage / buz tutturmayan cihaz; defroster
ENTELECHIE : German Turkish
phil. entelekya; kemali evvel
ENTENBRATEN : German Turkish
m ördek kizartmasi
Jagd / ördek avi
ENTENTE : German Turkish
bist. ttiläf devletleri; Antant; Kleine ^ bist. Kücük Antant
ENTENWAL : German Turkish
m zo. gagall balina
ENTERAL : German Turkish
med. barsaS;a müteallik; miat
ENTERBEN : German Turkish
mirastan mahrum etm. (od. cikarmak); verasetten iskat etm. 2ung / mirastan iskat; kalittan cikarma
ENTERER : German Turkish
m hist. rampaci
haken m rampa kancasi
ENTERICH : German Turkish
m zo. erkek ördek; suna
ENTERITIS : German Turkish
med. barsak iltihabi; anterit
ENTERN : German Turkish
naut. l. (die Wanten) yukan tirmanmak
bist. düsman gemisine rampa etm
ENTFACHEN : German Turkish
l. (Feuer) alevlendirmek, tutusturmak
(Streit usw.) tahrik etm., uyandirmak; mucip olm
ENTFAHREN : German Turkish
inir. l. agzindan söz kacmak; istemeyerek bir sözü kacirmak
(Blähung) yellenmek, oßurmak
ENTFALLEN : German Turkish
l. (aus der Hand fallen) elinden düsmek
(dem Gedächtnis entschwinden) aklindan (od. hatinndan) cik-mak; hatirlayamamak
(auf j-n) hissesine düsmek; payina isabet etm., rast gelmek
(nicht in Frage kommen) kalkmak; kabili tatbik olmamak; varit olmamak
ENTFALTEN : German Turkish
l. dürülen bsi acmak, yaymak, sermek
(an den Tag legen) göstermek
(entwickeln) gelistirmek; sich ^ l. acilmak
flg. inkisaf etm., gelismek; sivrilmege baslamak; tekämül etm., mükemmellesmek
ENTFALTET : German Turkish
:
er Mansch mil. açılmış vaziyette yürüyüş
ENTFALTUNG : German Turkish
f mil. açılma, yayilma
ENTFERNEN : German Turkish
l. uzaklastirmak
(beseitigen) ortadan kaldirmak; bertaraf etm.; (disan) cikarmak; gidermek, ekarte etm., izale etm.; sich ^ l. uzaklasmak
(Schiff vom Ufer) acilmak
(weggehen) ayrilip gitmek
(voneinander; Dinge) aralasmak
(ein gutes Stück) arkada birakmak
t l. irak, uzak(-ta,
tan); (ganz) aksa
(schwach) hafif, zayif
e Möglichkeit uzak bir ihtimal;
e Ziele pl. mil. uzak hedefler;
er Verwandter uzaktan akraba; weit ^ (zu tun) (yapmak) söyle dursun; was nur noch sehr ^ Ähnlichkeit mit et. besitzt tavsanın suyunun suyu; nicht ^ mit et. rechnen ßg. rüyasmda görmemek; nicht im
esten asla, hiç, katiyen; weit voneinander ~ sein birbirinden uzak düsmek °ung j l. uzaklas(tir)ma; ayrilip gitme
(unerlaubte Abwesenheit) izinsiz gaybubet
(Beseitigung) cikar(il)ma
(Ausstoßung) tart, ihraç
(Abstand) mesafe, aralık, uzaklik, aciklik
(weite) uzaklik; aus gesicherter ^ alargadan (F); aus nächster ^ yakindan; in e-r gewissen ^ az cok yakin ~ungs.messer m mesafe ölcme aleti; istadya, telemetre
ungs.schätzen n mesafe tahmini (od. takdiri)
ENTFESSELN : German Turkish
l. baglanni cözmek; zincirlerinden kurtarmak
fig. mucip olm., uyandirmak; husule getirmek; cikarmak
ENTFETTEN : German Turkish
ya^im almak; ya^sizlastirmak ^ungs.kur / zayiflama rejimi
ENTFLAMMEN : German Turkish
(tr.) l. (Feuer) alevlendirmek, tutusturmak
fig. tahrik etm., uyandirmak
(begeistern) heyecana getirmek; (intr.) l. (sich begeistern) heyecana gelmek
(in Liebe) b-ne abayi yakmak
ENTFLECHTEN : German Turkish
(Konzerne, Kartelle) dagitmak, parcalamak, kaldirmak
ENTFLECKEN : German Turkish
leke cikarmak
ENTFLIEGEN : German Turkish
ucup gitmek; kafesten kurtulmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani