Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
FUCHSIG : German Turkish

l. kizil, kula
F öfkeli, hiddetli, sabirsiz ^jagd/ tilki avi °major m (Studentensprache) yenilere agabeylik eden eski üniversiteli ^pelz m l. tilki pöstekisi
tilki kürk; rönar
(feiner) nafe
rot (Haar) kirmizi 9schwanz m l. tilki kuyrugu
bot. kadife cicegi; solmaz cicek; horozibi^i
(Säge) tilVikuyrugu testere; naut. sivasa 9stute / al don kisrak
teufelswild kizgm köpürmü§; zivanadan cikmis; ^ werden küplere binmek; seytanlan tepesine cikmak

FUCHTEL : German Turkish

: unter j-s ~ stehen b-nin tahakkümü altmda yasamak; b-nin emrine tabi olm. °n (mit et.) bsi salla-mak; bsle seri hareketler yapmak

FUDER : German Turkish

n fr. l. (Holz) cift atli araba yükü
(Wein) sekizyüz ilä bin litre sarap

FUG : German Turkish

m: mit — und Recht hakli olarak; bihakkin; 5o etwas nennt man mit ^ und Recht e-e Räuberbande. Buna bal gibi cete derler.
e/ l. ek (orf. iltisak) yeri
(Nut, Rille) lamba; zivana yuvasi
(Trennungslinie) hattifäsil
naut. armoz
mus. füg; aus den
n gehen l. bozulmak, dagilmak, inhiläl etm.
F sismanlamak ^en lambala-mak, eklemek 9ieren mus. füglemek

FUHRE : German Turkish

(Wagenladung) arabalik; araba dolusu; Der Wagen bringt alles in vier –en fort. Bu araba bütün esyayi dort \\ postada tasir. keine ^ haben hasirlara sanimak (Ch.)

FUHRLOHN : German Turkish

m s.
geld.
mann m arabaci
mannspeitsche / kamci; (kürzere) kirbac
park m a. mit. araba parki

FUHRUNTERNEHMEN : German Turkish

n yükcülük, nakliyecilik, nakliyat (ser-visi) –Unternehmer m yükcü, nakliyeci
werk n yük ara-basi
wesen n arabah nakliye isleri

FULMINANT : German Turkish

l. (prächtig) parlak, debdebeli, sasaali, muh-tesem
(auffallend) göze carpan
(üppig) bol, mebzul

FUMAROLE : German Turkish

geol., geogr. fümerol

FUMMEHL : German Turkish

s. herumfummeln

FUND : German Turkish

m l. bulma, bulus, kesif
(S.) bulunan sey;Jur.a. lukata
(bei Ausgrabungen) buluntu

FUNDAMENT : German Turkish

n temel, esas, baz, arch.a. subasman; das ^ legen esas, temel atmak 9al l. asil, esasli
(radikal) cezrt, i radikal;
es Prinzip üssülesas
al.satz m log. kaziyei esasiye; asii önerme ^ie^en temelini atmak, tesis etm. [ Fundbüro n kayip esya bürosu
gegenstand m s.
sache.
grübe / l. seit. kesfedilmis maden
ßg. zengin kaynak Qieren temelini atmak; esaslandirmak; saglam kaziga baglamak; istinat ettirmek 9iert l. dipli, esasli, köklü, temelli, saglam
(Behauptung) kanitli, müdellel;
e Schuld konsolit
ierung/ (der Staatschulden) konsolida-syon-sache /bulunan sey; jur.a. lukata
us m l. (Bestand) mevcut
(Grundlage) esas
(Geldmittel) ser-maye, fon
Th. aksesuar, donatim

FUNK : German Turkish

telsiz telgraf (bzw. telefoni); radyo
anläge / telsiz tesisati (od. istasyon) amatör m amatör telsizci; radyocu
bastier m radyo amatörü (od. meraklisi); radyocu
bild n radyofoto

FUNKCHEN : German Turkish

n l. kücük kivilcim
fig. semme, zerre; bes paralik

FUNKE : German Turkish

(o. Funken) m l. kivilcim. serare, cakim, cakin; (herausspritzender) uckun
fig. semme, zerre, bes paralik;
n sprühen (lassen) kivilcim sacmak; Bei ihm ist aber auch kein ^ vonGeist zu entdecken. Bu adamda fikir namina bir sey yoktur. keinen
n Verstand bir dirhem akli gibi; Er hat nicht e-n
n Courage. Onda cesaret Hak getire! Er besitzt keinen
n Ernsthaftigkeit. Onda ciddiyetin kokusu bile yoktur. Onda ciddiyetten bir semme bile yoktur

FUNKELN : German Turkish

parlamak, pirildamak, isildamak; isil isil isimak 0 n parilti, piniti –d pariltili, piriltili; paril paril; pinl pinl; isil isil; kivilcimli;
en Blickes betrachten isil isil bakmak

FUNKELNAGELNEU : German Turkish

yepyeni, eil; gicir gicir; dürümü bozul-mamis V: kiz gibi; civa

FUNKEN : German Turkish

telsizle bildirmek; telsizlemek; (mir.) l. kivilcimlan-mak
(funktionieren) islemek; Es funkt, tsi is. Endlich hat es bei ihm gefunkt. F Nihayet kavradi (F: isi cakti).
sprühend kivilcimli "strecke / (zwischen zwei Elektroden) kivilcim araligi 2telegraphie / radyotelgraf; telsiz (telgraf)

FUNKER : German Turkish

m telsizci, manipülatör

FUNKFERNSPRECHER : German Turkish

m radyotelefon
gerät n telsiz telgraf aieti
haus n radyoevi; stüdyo
leitstelle / radyofar
meidung / telsizle verilen rapor; telsiz(-name) meßgerät n radar
peilgerät n radyogonyometre
peilung / radyo-gonyometri reportage / radyoröportn]
Sendung/radyo-difüzyon
sprechgerät n telsiz tecfon aleti; radyo telefon
Spruch m radyokomünikasyon; tclsiz(-naiTie); telsiz ha-beri; radyoRram; e-n ~ aussenden (z.B. Schiff) telsiz cekmck
Station / telsiz istasyonu
stille / telsiz susmasi
Streifenwagen m telsizli polis ar^basi
technik / radyo elektrik
telegramm n radyouram; telsiz (telgraf)

FUNKTION : German Turkish

l. islev, görev, is{?örürlük, üfule, vazife, fonk-siyon
math. tabi, fonksiyon
(Rolle) rol °e\\\\ islevsel, görevsel, üfulevi, fonksiyonel;
e Erziehung üfulevl ter-biye; islevsel (od. görevsel) e^itim 9ieren islemek; vazi-fesini yapmak; Der Apparat funktioniert nicht mehr. Makine islemekten kaldi. richtig ~ yolunda olm. ~ierend isler bir halde; nicht mehr — aksak

FUNKTURM : German Turkish

m telsiz anten diregi; piion
Verbindung / telsiz irtibati
verkehr m telsiz muhaberesi; radyokomünikasyon
wagen m telsizli araba
Werbung / radyoreklam
wesen n radyoculuk

FURAGE : German Turkish

hayvan yemi ~ieren azikkmmak

FURCHE : German Turkish

l. (Acker2) saban izi; eviek
(Runzel) burusuk, kinsik
biol. telem, cizi
med. mizabe
(Wagenspur) araba izi °n l. eviek acmak; iz birakmak
(runzeln) burusturmak

FURCHT : German Turkish

l. korku, ürküntü
(Besorgnis) endise, merak
(Respekt) perva; aus ^ (vor)
den korkarak; in ^ setzen korkutmak ~bar l. korkunc, müthis, dehsetli
(abscheulich) pek cirkin; menfur
(widerwärtig) iğrenc
(katastrophal) faciali, feci, acikli
F son derece; gayetle, ziyadesiyle, fevkälade;
e Krise kizil buhran;
e Hitze siddetli sicaklar ~einflößend (P.) izbandut gibi