Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
GEBOREN : German Turkish

l. dogan, dogmus
(für, als) cok istidadi olan; ^ werden dogmak; dünyaya gelmek; Wo sind Sie ^7 Ne-rede dogdunuz? in Istanbul ^ und aufgewachsen dogma büyüme tstanbullu; Wissen Sie, wo ich ^ bin? Benim nereli oldugumu biliyor musunuz? ein
er Gentleman dogustan kibar; Er ist ein
er Dichter. Fitraten sairdir. ein
er Intrigant fitne kumkumasi
e (Frau) dogusu; Frau Alt,
e Schmidt Schmidt kizi bayan Alt

GEBORGEN : German Turkish

emin, emniyetli, esen, salim, masun 9heit/emni-yet, esenlik, selämet

GEBOT : German Turkish

n l. (Befehl) emir
(Gesetz) kanun, yasa
(Angebot) teklif
(bei Versteigerung) pey; die Zehn
e (Bibel) Evamiri Asere; Not kennt kein ^. Spr. Ac kihca sanlir. Spr. Zor oyunu bozar.Spr.; das^der Stunde vaziyet ikti-zasi; das ^ der guten Erziehung terbiyenin emri; j-m zu
e stehen l. emre hazir olm.
(besitzen) bse malik olm.; b-nin bsi var olm

GEBRAUCH : German Turkish

m \\. kullan(il)is, istimal
(Gewohnheit) ädet itiyat, teamül, örf, usul
(Tradition) anane, gelenek; ^ machen (von) bsi kullanmak; bsden istifade etm.; außer ^ kommen artik kullanilmamak; ölmek; istimalden kal-mak; Diese Methode ist heute außer ^. Bu usul öldü artik. Sen bsi kullanmak, bsden istifade etm-; zu nichts zu ~ sein hayn kalmamak; eme semme yaramaz olm.; Er ist zu allem zu ^. On parmaginda on marifet. äußerlich zu ^ med. Haricen kullanihr; s.a. gebraucht

GEBRAUCHSANWEISUNG : German Turkish

l. kullams tarzi; istimal sureti
(nähere Angaben) tarifname
(Bedienungsanweisung) tarife
artikel m her gün kullanilan sey; kolayhk 9fähig kullamlabilir; kabili istimal Qfertig kullanilmaya hazir
gegenstand m s.
artikel. graphik/reklamcilik

GEBRAUCHT : German Turkish

(Kleidung, Bücher usw.) eski, kullanilmis; ikinci elden 9wagen m ikinci elden otomobil 9waren pl. eski esya 2warenhandel m koltukculuk ^warenhändle^ m koltukcu

GEBRAUS : German Turkish

(-e) n hie durmadan uguldama

GEBRECHEN : German Turkish

: Es gebrach ihm an Mut. Cesaretten yana bir eksigi vardi. ° n l. sakathk, kusur, özür, bozukluk
(Krankheit) hastalik
(Defekt) bozukluk, illet, aksak-lik, anza; mit e-m ^ behaftet sein sakat olm

GEBRECHLICH : German Turkish

l. sakat, zayif, hastalikli
(altersschwach) eli ayagi tutmaz olmus; tirit gibi; sarsak sursak; kagsak
(mangelhaft) kusuriu, eksik, noksan ^keit / ihtiyarlik hali; sarsaklik

GEBROCHEN : German Turkish

vgl. brechen,
es Deutsch bozuk Almanca; Er spricht nur ^ Deutsch, ^atra patra (od. cetrefil) Almanca konusuyor./n-em Türkisch yanm yamalak birTürkce ile; Er kann sich nur ^ ausdrücken. Onun diLi pek cetrefil. Er ist ganz ~. Beli büküldü.
e Linie math. münkesir hat; mit
er Stimme kink sesle;
er Akkord mus. kink duzen

GEBRUNINI : German Turkish

n homurtu

GEBRÄU : German Turkish

nkansik sey; halita
kötü icecek

GEBRÄUCHLICH : German Turkish

l. müstamel, mutat, menus, alisilmis, cari, gecer
(üblich) adi, yaygin; allgemein ^ harcialem

GEBRÜDER : German Turkish

pl. biraderler, kardesler

GEBRÜLL : German Turkish

n l. bögürme, gümürdeme, kükreme
(Geschrei) velvele, yaygara, bagins, haykins; ein fürchterliches ^ anstimmen cayirtiyi basmak

GEBUMSE : German Turkish

n F pej. durmadan gümbürdeme

GEBUND : German Turkish

n l. demet, bag, bohca
(Garn usw.) eile, kangal

GEBUNDEN : German Turkish

l. bagli, merbut
nisanli, evii
(Buch) ciltli
(durch Eid) yeminli
(abhängig) bagli, tabi
(Sprache) nazim halinde; manzum; mit
en Händen dastehen fig. eli kolu bag;h olm.; Mir sind die Hände ^.fig. tstedigim gibi hareket edemiyorum. wer sich an nichts ^ fühlt sart surt tanimaz

GEBURT : German Turkish

l.. dogum, dogus, dog(ur)ma
(Abstammung) asil, aile, soy, mense, nesil; von^ an dogmaca, dogustan; anadan dogma; vehb?, vilädt

GEBURTENBESCHRÄNKUNG : German Turkish

dogumlann tahdidi
kontrolle dogumlann kontrolü
regelung / dogumlann tanzimi
rückgang m dogum nispetinin azalisi
überschuß m dogum fazialigi
Ziffer / dogumlann miktan; tevellüdat, dogarlik
Zuwachs m dogum nispetinin artmasi

GEBURTSADEL : German Turkish

m irsi asalet

GEBURTSANZEIGE : German Turkish

f dogum ilänı
datum n dogum tarihi
fehler m anadan dogma sakatlik
haus n dogdugu ev
helfer m ebe doktor; kabil, lavta, akusör
helferin / ebe kadın; kabile, akusöz
helferkröte / zo. ebe kurbaga
hilfe f ebelik, kabilelik, kibale; ^ leisten dogurtmak; cocuk almak; ebelik etm.
jahr n dogum yili
land n b-nin dogdugu memleket
ort m dogum yeri; maskatireis
register n dogum kütügü
schein m dogum kägidi
Stadt / b-nin dogdugu sehir
tag m l. dogum günü
(jährlich wiederkehrender) dogum yildönümü; ya§ günü
tags.geschenk n ya§ günü hediyesi
wehen pl. dogum sanciları; buru
zange / lavta, forseps

GEBÄCK : German Turkish

n pasta, simit, cörek v. s. gibi hamur i§leri

GEBÄLK : German Turkish

n cati, taban kirisleri; bina kirislerinin mecmuu; karkas; £s knistert im ^. tntizam bozulmaga yüz tutu-yor

GEBÄRDE : German Turkish

el kol hareketi; jest, işaret ~n: sich ~ l. bir tavir takinmak; hareket etm.
(als Held usw.) yigitlik (v. s.) taslamak
(wie närrisch) taze ot görmüs esek gibi sırıtmak
n.spiel n mimik, pandomima
n.sprache / hal dili; isaret dili