Germany
GEDUNGEN : German Turkish
vgl. dingen
GEDUNSEN : German Turkish
siskin, kabank
GEDÄCHTNIS : German Turkish
n l. hafiza
(Erinnerung) hatira, beliek, hatir, zihin, angi; dem ~ entschwinden zihinden cikmak; ein ^ wie ein Sieb haben aksam yedigini sabah unufmak; aus dem ~ niederschreiben ezberden yazmak; im ^ behalten hatirda tutmak; im ^ bleiben hatirda (od. aklinda) kal-mak; ins ^ rufen aklina gctirmek; andirmak, hatirlat-mak; zum ^ (von)
.. hatirasi olarak
leier / anma töreni
hilfe / belletec
kunst / hafizayi takviye usulü; belletec, mnemotekni
rede / ihtifal söylevi; anma nutku 2schwach unutkan
schwäche / unutkanlik
Schwund m hafizasizlik; beliek yitimi; ziyai hafiza
stütze s.
hilfe
GEDÄRM : German Turkish
n (mst.pl.
e) barsaklar, ema
GEEHRTE : German Turkish
n va. H: Ihr
s vom
.. habe ich erhalten.... tarihli mektubunuzu aldim
GEEIGNET : German Turkish
l. elverisli, uygun, müsait, salih, münasip, müna-sebetli; hesaba gelen
(fähig) ehil, yarar, kabiliyetli
(phonogen) fonojenik; zu et. — sein bse yaramak; istidadi, kabiliyeti o\\n\\;j-n als ~ ansehen (für) b-ni bse läyik gör-mek; in
er Form münasip bir sekil ve tarzda;
er Augenblick esref(-i) sant
GEFACH : German Turkish
n bölme, hane, göz, raf
GEFAHR : German Turkish
l. tehlike, varta, muhatara
(Risiko) risk, riziko; keine ~ mehr darstellen tehlikesizlesmek; der ^ entrinnen tehlikeyi atlatmak; e-r ^ aussetzen tehlikeye maruz birakmak; der ^ ins Auge sehen tehlikeyi hice saymak; ^ laufen (zu)
.
tehlikesine maruz kalmak (od. olm.); Es ist ^ im Verzuge. Tehlike bas gösteriyor. auf meine ~ zarar ve ziyani bana ait olmak üzere; in ^ geraten tehlikeye düsmek; in ~ bringen tehlikeye koymak (od. sok-mak); sich in ^ begeben; sich e-r ~ aussetzen tehlikeye atlimak; Wer sich in ^ begibt, kommt darin um. Spr. Kendi düsen a^lamaz. Spr. Kellesini koltu^una alan kellesini verir. Spr. in ^ schweben tehlike icinde bulunmak °bringend tehlike getiren; tehlikeli olan
GEFAHRDROHEND : German Turkish
tehditkär, korkutan 9en.bereich m tehlike sahasi
GEFAHRLOS : German Turkish
tehlikesiz, rizikosuz
GEFAHRVOLL : German Turkish
s. gefährlich
GEFALLEN : German Turkish
m, n l. (Gefälligkeit) hatir; gönül yapma
(Vergnügen) lezzet; haz duyma
(Wille) keyif, irade, arzu; ~ finden (an) bsden hoslanmak, hazzetmek; bsi begenmek; (allmählich) zevkine varmak; keinen rechten ~ finden (an) bsle basi ho§ olmamak; bsi kötümsemek; gözü tutmamak j-m e-n ^ tun (od. erweisen) bir lütufta bulunmak; Tun Sie mir den ~ und
.. Hatırım için
.. (yapınız); Man hätte ihm keinen größeren ^ erweisen können. Zaten arzukeşti. Hazzin daha fazlasi yapilamaz-di. Ihnen zu ^ hatinmz icin; j-m zu ^ sein b-ne yaran-mak; j-m zu ^ reden dil dökmek; nabzına girmekgefallen
beğenilmek; bş b-nin hoşuna (keyfine, zevkine) gitmek; hoş gelmek; zevkini okşamak; (sehr) gözde olmak; (nicht mehr) gözü tutmamak (bşi)
hoşnut etmek; makbule geçmek; bşden tat almak; bşin tadını almak; sich in etw. ~ bşden lezzet almak, haz duymak; Das gefällt mir. bu hoşuma gidiyor. Wie es Ihnen gefällt! Nasıl isterseniz! sich et. ~ lassen
(hinnehmen) hoşgörmek, kabul etmek, kendine yedirmek
(von j-m alles) nazını çekmek; Laß dir nichts gefallen! Er ol da baş yar!
GEFALLENE : German Turkish
l. m sehit (od. maktui) düsen
/orospu, fahise
n.denkmal n sehitler aniti
GEFALLSUCHT : German Turkish
l. (Eitelkeit) süse düskünlük
(Koketterie) isve, cilve, koketlik 2süchtlg l. süse düskün
isvebaz, cilvekär, koket
GEFANGEN : German Turkish
l. (im Krieg) harp esiri
(im Gefängnis) mahpus, yaka!anmi§
(in Haft) mevkuf, tutulmus, tutuklu; Qe machen esir almak
GEFANGENENAUFSEHER : German Turkish
m gardiyan, zindanci
befreiung / mahpus kacirma
fürsorge / mahkumlann himayesi; pa-tronaj
lager n mil. esir(-ler) kampi; üsera kampi
Vernehmung / m/L esirlerin sorguya cekilmesi
GEFANGENHALTEN : German Turkish
esir (mahpus, mevkuf, tutuklu) bulundur-mak
nehmen l. yakalamak, tevkif etm.
mil. esir etm.
ftg. cezp etmek, teshiretm. 2schaft/l. (Kriegs-) esaret, esirlik
(Haft) mevkufiyet, tutukluluk
(Straf-) mah-pusiyet, hapis; die Babylonische ^ (der Juden) Babil esareti; in ^ geraten mil. esir düsmek
setzen yakalayip hapse atmak
GEFASEL : German Turkish
n zirva, sacmalama, hezeyan; (wortreiches) laf bollugu; iron. a. edebiyat
GEFECHT : German Turkish
n mil. carpisma, muharebe, harp, müsademe; außer ^ setzen l. harp disi etm.
(Artillerie) susturmak 9s.bereit; ^s.kla^ naut. muharebeye hazir
S.Stand m muharebe idare yeri
s.übung / muharebe tatbikati
S.Verlauf m muharebe gidisi
GEFEIT : German Turkish
s. feien
GEFIEDER : German Turkish
n kuslann tüyleri; das ^ glätten (Vögel mit dem Schnabel) tomusmak
GEFILDE : German Turkish
n poet. arazi, diyar
GEFLAMMT : German Turkish
hareli, ebrulu, tahrilli
GEFLATTER : German Turkish
n durmadan kanatlan cirpma
GEFLECHT : German Turkish
n örgü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani